Kitap Tanıtımı |
"Dev gölgesi
dünyanın ve Paris´in üzerine düşen
sessizlikten çıkıp gelen
bu gri gözler prizması da nedir?
Çatıların üzerinde dolanın sen,
olabilir misin bu, Fantoma?"
Robert DESNOS
Soğuk nefesiyle bir kötülük abidesi gibi duran, bazen sırf zevk olsun diye suç işleyip ortalığa korku saçan, ancak her zaman şık giyimi ve bin bir yüzüyle güzel kadınları baştan çıkaran bir anti-kahramandır Fantoma! Açgözlülük ve intikam temel motivasyonudur, onun. Buna rağmen, soylu hanımefendilerden kapıcılara, şairlerden işçilere, kübistlerden dadaistlere ve sürrealistlere kadar toplumun tüm kesiminin sempatisini de kazanmıştır.
Fantoma romanları, edebi bir dil taşımamasına rağmen, edebiyat ve sanat dünyasından birçok ismi etkilemiştir. Öyle ki, ilk kitabın yayımlanmasından bir yıl sonra, 1912´de, şair Apollinaire tarafından Fantoma Dostları Derneği kurulur. İlk üyelerden biri de Jean Cocteau´dur. Desnos´un "Fantoma" adlı şiiri ise ünlü müzisyen Kurt Weill tarafından bestelenir. Aragon, Colette, Raymond Queneau ve Pablo Neruda da Fantoma rüzgarına kapılanlar arasındadır. Picasso, Juan Gris ve Magritte de tuallerine onun esrarlı yüzünü taşımaktan çekinmediler.
Serinin bu ilk kitabında, Paris ve civarında, art arda işlenen cinayetler ve gerçekleştirilen soygunlarla toplumda bir terör havası esmektedir. Ortada bir sürü şüpheli isim dolaşırken emniyet birimleri de bu eylemleri failini veya faillerini bulmak konusunda çaresizdir. Öte yandan deneyimli Müfettiş Juve, bütün bu olayların tek bir faili olduğunu düşünmektedir, ancak onu kıstırdığını sandığı her seferinde o, adeta görünmez olup sırra kadem basar. Ne zamana kadar mı? Tabii ki o yeni bir yüz ve kimlikle tekrar ortaya çıkana kadar... |