Kitap Tanıtımı |
Hilsenrathın otobiyografik unsurlar taşıyan bu romanı kendi kendisine, insani değerlere alabildiğine yabancılaşmış, maddiyatçı Amerikan toplumunun keskin bir hicvi aynı zamanda.
Nathan Bronsky [...] tehlikede oldukları için büyük özgürlük ülkesi Amerikanın kapısını çalan yüz binleri hatırladı, Amerika onları istememişti. O zamanlar. [...] Başkonsolosa F*ck America dedi. Çok yüksek sesle söylemişti.
II. Dünya Savaşı sonrası, iş işten geçtikten sonra Avrupalı mültecilere kapılarını açan Amerika Birleşik Devletleri. Bu mültecilerin arasında bir yandan hayat mücadelesi verirken bir yandan da göçmen kahvelerinde sabahlayarak ilk romanını yazan Jakob Bronsky de var.
Bronsky, geçici işlerde çalışıyor, Amerikan Rüyasının acımasızca dışladığı, hayatlarını kâbusa döndürdüğü insanların arasında yaşıyor: Fahişeler, zenciler, ayyaşlar, sokak insanları... Yazarak başarılı ve ünlü olmayı hayal ediyor ama yazmak onun için her şeyden önce soykırımla hesaplaşmanın ve suçluluk duygularından kurtulmanın da tek yolu. |