Kitap Tanıtımı |
Evcil bir hayvan gibi korunan ve gündelik yaşamın parçası haline gelmiş bir silah. Silahınız yoksa bilgisayarınız, televizyonunuzun ya da kol saatinizin çalınmasını önleyemezsiniz. Aperteid sonrası, ırk ayrımının artık doğrudan öne çıkmadığı bir Güney Afrikadayız. Saygın bir sigorta şirketinde yönetici olanHarald ile doktor karısıClaudia, bir gün kendilerini, asla başlarına geleceğini düşünmedikleri bir olayla yüz yüze bulurlar. 27 yaşındaki oğulları Duncan bir arkadaşını silahla vurarak öldürmüştür. Duncanın tutuklanmasıyla birlikte bu küçük ailenin dünyası değişir. Claudia ile Harald, oğulları hakkında bildiklerinin ne kadar az olduğunun değil, bilmediklerinin ne kadar çok olduğunun farkına varırlar. Yetişkin evlatlarla ana-baba arasındaki o tanımlanması güç dünyaya adım atarlar; oğullarının öteki tarafta durduğu bir dünyadır bu. Bir anne ile bir baba, hayal bile edilemeyecek bir şey yapan, insan hayatının kutsallığını hiçe sayan bir oğula ne tür bir bağlılık göstermelidirler? Duncan suçunu itiraf etse de nedenini açıklamaz. Onun bu gizemli duruşu, duruşmaya taşınır ve yargıcın karar verme aşaması, bir gerilim romanı atmosferiyle yansıtılır. Evdeki Silah, adına sevgi dediğimiz insan ilişkisinin sınanmasının tutkulu bir öyküsü. Sevgiyi ve sevgi yanılsamalarını, derinden derine akmaya devam eden ırk ayrımcılığının yansımalarını, adaleti ve adaletin sınırlarını Nadine Gordimer, her zamanki ustalığıyla çiziyor. |