Kitap Tanıtımı |
Hangisini takip edeyim; aklımın söylediklerini mi, duygularımın taleplerini mi?
Kritik kararlar karşısında bocalayan her insanın kendisine bir kez bile olsa sorduğuna
tanık olduğumuz bir soru Varoluş mecburiyetine maruz kalan kişinin benliğini kıskaca alan
pratik çatışmalar ile kafasını fena halde yoran teorik paradokslar Dünya içinde deneyim
depolamak üzere harekete geçen insan yolunun sanıldığı denli açık olmadığını sezince,
sorularıyla, çelişkili söylemleriyle, kararsızlıklarıyla kendini aramaya çıkar. Gelgelelim
çelişkilerin tetiklediği hiçbir arayışın akıbeti belli değildir. İnsan, bazen tanrısal yüzünü
gösterip mucizeler yaratır, bazen de mucizevî bir şekilde, basit mi basit bir sorun karşısında
eli kolu bağlı kalır. İnsanlık tarihi, insanın bütün umutsuzlukları beyhude çıkaran büyüleyici
başarılarına da, göz kamaştırıcı bir ışığın hiçbir sırrı görünür kılmadan sönüp gittiğine de çok
tanık olmuştur. İnsanların dertlerine karşı kulakları aşırı hassas olan felsefe, uzun, çok uzun
bir zamandır biraz değiştirdiği bu sorunun cevabının izini sürüyor. Erdemin yolu nereden
geçer; aklın buyruklarından mı, duyguların isteklerinden mi? Çelişkilere fazlasıyla maruz
kalan insanın, çelişkileri dile getiren filozoflarla uğraşmasından daha hayırlı bir iş olamaz.
Cevap bulunmalı. En azından aranmalı. Başkasının adına konuşmak olsa bile Zira ancak
UMUTTEPE YAYINLARI Fatih Mah. Barış Cad. No:27 İzmit-Kocaeli Tel: (0262) 359 10 60
böyle bir arayıştan sonra şu soruya karşılık verebiliriz: insan, kendi olanaklarının zenginliğinin
kefaretini mi ödüyor, yoksa kendini bilmemenin sonuçlarına mı katlanıyor? |