Kitap Tanıtımı |
Çalışma bölgemiz olan Göksu Havzası; Anadolu, Mezopotamya ve Doğu Akdeniz gibi eski dünya kıtalarının merkezinde bulunması dolayısı ile, zengin bir kültür birikimine sahiptir. Yapılan araştırmalar, bölgenin prehistorik çağlardan itibaren yerleşime ve zengin bir kültür mirasına sahip olduğunu göstermiştir. Bölge, söz konusu zenginliğini, Anadolu ve Kilikya´yı birbirine bağlaması yanında, Mezopotamya ile Anadolu arasında doğal bir köprü konumunda bulunmasına borçludur.
Büyük ölçüde dağlık bir yapıya sahip olması sebebiyle, Dağlık Kilikya veya Taşeli adı da verilmiş olan bölge ile ilgili çalışmalar çok eskilere gitmemektedir. Bunun içindir ki eskiçağdaki durumu ile ilgili olarak tam anlamıyla aydınlığa kavuşturulamamış problemleri vardır. İşte bu çalışmamızda, arkeolojik ve filolojik kaynaklar ışığında en eski çağlardan başlayarak bölge tarihini ele aldık.
"Kynda ve Soli´nin yukarısında dağlık ülkede, içinde Teukros´un oğlu Aias´ın kurduğu Zem tapmağı bulunan OM kenti vardı. Bu tapınağın başrahibi Kilikia Tracheia´mn hükümdarı oldu. Sonra ülke sayısız tiranlar tarafından ele geçirildi ve korsanlar örgütlendirildi. Bunların yok edilmesinden sonra bu ülkeye, Teukros´un ülkesi ve rahiplerinin çoğuna da Teukros veya Aias adı verildi. Fakat, tiranlardan biri olan Ksenophanes´in kızı Aba, evlilik yoluyla bu aileye girdi. Babası, daha önce muhafız kılığında imparatorluğu ele geçirmişti. Daha sonra, hem Antonius, hemde Kleopatra nazik davranışlarında ötürü bir lütuf olarak burayı kendisine bağışladılar. Sonra Aba ortadan kaldırıldı, fakat imparatorluk onun soyu tarafından sürdürüldü (Strabon,XlV,5,1O)" |