Kitap Tanıtımı |
Bu kitapta “Ölenler / dövüşerek öldüler; / güneşe gömüldüler” diyerek sokakları ve alanları inlettiğimiz o güzel insanlarımızdan birini, Ertan Sarıhan’ın hikâyesini okuyacağız.Ertan Sarıhan 1942 yılında Fatsa’nın Beyceli köyünde dünyaya geldi. Çok okuyordu. Tartışmaları can kulağıyla dinledikten sonra konuşurdu. Bilgi düzeyi çoğumuzdan gelişkindi. Gençliğin verdiği coşkuyla hayalindeki dünyayı yaratabilmek adına çaresizlerin çaresi, umutsuzların umudu olmaya çalıştı. Halkın yanında olmak, devasa boyuttaki sorunlara çözüm üretmek adına çok sevdiği öğretmenliğe ara vermek zorunda kaldı. Mücadelesi boyunca hiçbir ayrım yapmadı. “Sömürüye son vereceğiz, haksızlıkları, yolsuzlukları, açlığı ve sefaleti ortadan kaldıracağız” şiarıyla haksızlığı, yolsuzluğu ortadan kaldırmak adına çabaladı. Köy köy dolaşarak fındık, tütün ve çay üretimindeki sömürü mekanizmalarını anlattı. Üreticileri bir araya getirip onlara örgütlü bir yapı içinde mücadele etmelerini önerdi. Güç birliğinin sağlanmasıyla, üreticiler birlikte daha güçlü olduklarını hissettiler. Bölgede tefecilere, stokçulara karşı mücadelenin ön saflarında yer aldı. Meydanlarda “üreten biziz, yöneten de biz olacağız. Sömürüsüz, eşit bir dünya kuruluncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz” diyenlerin sayısı gün geçtikçe çığ gibi büyüdü. Mücadele alanı sinsi mayınlarla çevrelense de ölüme kafa tutarak, “kurtuluşa kadar savaşacağız” sözünden dönmedi. O büyük usta ile yolu Kızıldere’de kesiştiğinde bölgedeki dostlarının tüm ısrarlarına rağmen geri dönmedi. Onlarla birlikte yürüdü ölüme... (Tanıtım Bülteninden) ) |