Kitap Tanıtımı |
“Kadınların sessizlikleri ortak bir sırrı paylaştıklarına yorulsa da aslında kendiliğinden gerçekleşmeye başlayan bu şey, adı her neyse, bir tek onları endişelendirmiyordu.” Sıradan yaşantıları barındıran kendi halinde bir ilçeydi Benekli. Henüz bilmiyordu çatıların neler örttüğünü, oysa her çatının altında ayrı kaderleri, aynı kederleriyle yaşıyordu kadınlar. Bundan henüz, onların da haberi yoktu. Ta ki o programa denk gelene kadar… Televizyonda o program yayınlandığından beri ilçede beklenmedik şeyler oluyor, gecenin bir vakti her şeyi geride bırakıp yürüyen onlarca kadın ağaçlı tepede toplanıyor, belki de bir arada olmanın güvenini hissediyor, hiçbir şey demeden ilçeyi seyrediyordu. Bunun karşılığında aldıkları yanıt ise oldukça netti: BURADA TOPLANMAK YASAKTIR! Yuvayı yapan dişi kuşlar renklilerle beyazları ayırmaktan, soğanı pembeleştirmekten, etrafı şöyle bir süpürmekten, domatesin tazesini fasulyenin iyisini seçmekten ıskalamışlardı belki de yaşamayı. Ama şimdi tam vaktiydi. Paşa gönülleri ne isterse onu yapacaklardı! Biraz da kirliler bekleyecekti sepette, yıllardır eteklerinde biriktirdikleri taşları dökmenin zamanı gelmişti! Tabii kadınların bu ayaklanması toplumda bir miktar karmaşaya neden olacaktı. Ortalık biraz dağılmıştı ama bunu da en iyi onlar bilirdi: Dağıtılmadan toplanmazdı. Nisa Yıldırım’ın, mizah ve mücadeleyle yoğurduğu ilk romanı Epidemik Eros birtakım taşları yerinden oynatmaya geliyor! (Tanıtım Bülteninden) ) |