emri maruf nehyi anil münker
ISBN 9786056305207
Yayınevi Neda Yayınları
Yazarlar
Kitap Tanıtımı İslamın ana-babaya itaatle alakalı tavsiye ve emirlerini Kurân ve sünnet bilgisine birazcık sahip olan her Müslüman bilir. İslam, Allaha ve Rasûlüne itaatten sonra meşru çerçevede itaat edilmesi gereken merci olarak ana-babayı göstermiştir. Ve yine Allah ve Rasûlünün razı edilmesinden sonra onların razı edilmesini, diğer tüm insanların rızasının önüne almıştır. İslamın öğretilerinden uzak olan günümüz insanı ise Allah ve Rasûlünün bu emirlerini göz ardı ederek maalesef ana-baba haklarını zayi etmekte, onların kadr-u kıymetini gereği gibi takdir edememektedir. Hatta bazıları onlara bağırıp çağırmakta, kızıp öfkelenmekte, kimileri ise onları dövmektedir. Oysa Rabbimiz, kâfir bile olsalar onlara öf bile demeyi kesin bir dille yasaklamış, ne kadar kötü olurlarsa olsunlar onlarla iyi geçinmeyi bizden istemiştir. Rabbimiz şöyle buyurur: Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya babaya (yapabildiğinizin en) iyi (şekliyle) davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa sakın onlara öf! bile deme! Onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı. (17 İsra/23, 24) Anne-babasına kötü davrananlar, sadece İslamın öğretilerinden uzak olan günümüz insanları değildir. Duyup-gördüğümüz şekliyle bazı Müslümanlar da ebeveynlerine tıpkı cahil insanlar gibi kötü davranmakta, onları azarla-makta, onlara kızıp bağırmaktadırlar. İslamdan uzak olan insanların bu tür kötü davranışlarını bir noktaya kadar anlamak mümkündür; çünkü onlar Allahı hesaba katan, davranışlarını İslama uydurmaya çalışan ve ahirette yaptıklarının hesabını verme derdinde olan insanlar değildirler. Bu nedenle onların anne-babalarına böyle davranmaları normaldir. Peki, Allahı hesaba katan, davranışlarını İslama uydurmaya çalışan ve ahirette yapıp ettiklerinin hesabını verme bilincinde olan Müslümanların ana-babalarına böyle davranmalarını nereye koyacak ve nasıl anlayacağız? Kurân benim kitabımdır, ben ondaki emir ve yasaklardan hesaba çekileceğim dediği halde hâlâ anne-babasını üzen, ağlatan veya onlara zulmeden Müslümanları nasıl değerlendireceğiz? İbn-i Abbas (radıyallahu anhuma) der ki: Şu üç ayet, üç şeyle bağlantılıdır. Onlardan bir tanesinin yokluğu diğerinin de kabul edilmemesini gerektirir. Bu ayetler şunlardır: Allaha ve Rasûlüne itaat edin (64 Teğabun/12) Her kim Allaha itaat eder de Rasûlullaha itaat etmezse bu ondan kabul edilmez. Namazı kılın, zekâtı verin (2 Bakara/42) Her kim namaz kılar da zekâtını vermezse bu ondan kabul edilmez. Bana ve ana-babana şükret (31 Lok-man/14) Her kim Allaha şükreder ama ana-babasına şükretmezse bu ondan kabul edilmez. 3 Allaha kulluk ederek şükrettiği halde ana-babasına isyan ederek nankörlük eden Müslüman insanların bu rivayeti derinden derine düşünmeleri gerekir. Onlar Allaha şükrettiklerini iddia ediyorlar, ama ana-babalarına şükretmekten uzaklar. Acaba Allah bunu onlardan kabul edecek mi? Acaba Allah onların kendisine kulluk ettiklerini hesaba katarak ana-babalarına isyanlarını es geçecek mi? Hayır, hayır Bin kere hayır! İbn-i Abbasın da ifade ettiği gibi her kim Allaha şükreder ama ana-babasına şükretmezse bu ondan kabul edilmeyecektir. Yani sırf onların Allaha kullukları nedeniyle kullarından haberdar olan ve onlara en adil şekilde davranan Allah, onların bu isyanını görmezden gelmeyecek; aksine onları hesaba çekecektir. Bu Müslümanların bir an önce kendilerine gelmeleri ve ana-babalarıyla aralarını ıslah etmeleri gerekmektedir. İşte bu gibi Müslümanların yaptıklarını duyduğumuz ve gördüğümüz için böylesi bir risaleyi kaleme almaya ve onlara nasihat etmeye karar verdik. Tek bir kişinin bile bu risaleden etkilenip zikri geçen kötü davranışından vazgeçmesi, bizim için büyük bir kazanç olacak ve bizi maksadımıza vasıl edecektir. Rabbim hepimizi ana-babasına saygılı olan, murad ettiği şekliyle onlara muamele eden ve neticesinde rızasını kazanan kullarından eylesin. (Âmîn)