Kitap Tanıtımı |
90'lı yılların başında hem uluslararası alanda, hem Türkiye'de etkileri kuşaklar boyu sürecek olaylar yaşandı. Dünyada Körfez Bunalımı ve Savaşı ile başlayan, Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa'daki rejimlerin yıkılmasıyla süren, Yeni Dünya Düzeni ile doruğa çıkan gelişmeler gündemi belirlendi. Beynelminel sermayenin insanlık ve emek karşısındaki zaferleri, askeri müdahaleler, savaşlar, özelleştirme, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik harcamalarının kısılması, işsizlik, enflasyon, bunalım, medya terörü, yükselen değerler gibi olgularla sürdü. Sosyalizm düşüncesi, sosyalist örgütler ve genel olarak işçi sınıfı ve emek kuşkusuz dünyanın her yerinde bu gelişmelerden olumsuz etkilendi.
Türkiye'de ise, ekonomik bunalım, işsizlik, hayat pahalılığı, bunların toplumsal-ahlaki etkileri, 12 Eylül sonrası genel tahribata katlanarak eklendi. Kürt sorunu, inkar ve imha politikalarının cenderesinde korkunç bir savaşla boyutlandı. Demokrasi ve insan hakları alanında 21. yüzyıla girerken insanlık adına utanç verici bir tablo ortaya çıktı. Yaşamın her alanında emeğin ve insanlığın temel kazanım ve değerlerine çok boyutlu bir saldırı gerçekleştirildi.
İşte böylesi bir durumda, bu gelişme ve süreçleri esas olarak emekçilere aktarıp yorumlamak; onların sınıf çıkarlarını ve dolayısıyla da sosyalizmi savunmak; Kürtlerin ve mazlum insanlığın kavgasına destek olmak; barış ve temel insan haklarının elde edilmesi mücadelesine katılmak ve nihayet, ezilenlerin öfkesini paylaşıp yansıtmak benim temel amacım oldu. Öyle de yaptım. Bütün bir dünyaya ve egemenlere, günün gerçeğine olana, güç'e ve zor'a karşı durdum!..
-Haluk Gerger- |