Kitap Tanıtımı |
Gönül ehli kişiler yaşadıkları iç tecrübeleri "mantıku't-tayr/kuş dili" kavramıyla anlatmışlardır. Madde aleminden manaya göçen bu ruhanîlerin kanat sesleri için "remzî dil", "işaret dili", "mana dili" gibi terkipler de kullanılmıştır. Batı dillerinde "metafor" diye adlandırılan bu sembolik dilin bizde en mükemmel örneğini Yûnus Emre vermiştir: "Çıkdım erik dalına onda yedim üzümü" mısraıyla başlayan meşhur şathiyye, metaforik dilin zirvesi kabul edilebilir. Soyut hakikatleri anlatmanın zorluğu herkesçe bilinmektedir. Aklın, gönlün ve içinde yaşadığımız halin göze ve söze indirgenmesi bir hayli müşkildir. İşte mana dili, gönül tecrübelerinin somutlaştırılması, anlatılmayanın anlatılmasıdır.
Elinizdeki eser, gönül ehlinin dilini, metafizik alemin düğümünü çözen bir çalışmadır. Ahmet Ögke'nin kaleme aldığı bu araştırma, ehlullâhın manevî tecrübe yoluyla yaşayıp elde ettiği yüksek irfanî hakikatleri sözün bittiği yerden alıp yorumlamak ve anlatmak için başvurdukları sembollerin şifrelerini çözümleyen ve kilidini açan bir anahtardır. Mana aleminin fezasında kanat vurmak isteyen talipler, öncü kuşların dilini çözmek ve geçtikleri yollardan geçerek istikamet bulmak durumundadırlar. Erenlerin dili gönül dili olduğundandır ki Hakk'ı bilmek ve kendi hakikatleriyle tanışmak isteyenler Mantıku't-Tayr'ın lügat-i muğlakını (örtülü lugatını) da okumak mecburiyetindedirler.
"Elmalı Erenlerinde Mana Dili"nde ele alınan sembolik/metaforik kavramlar, her biri Yûnus Emre üslubuyla ilahiyat yazan ve aynı silsileye mensup olan Halvetî azizleri Vahib-i Ümmî, Eroğlu Nûrî, Sinan Ümmî ve Niyazî-i Mısrî'ye aittir. Bu çalışma, İslam tasavvufundan neş'et eden manaya ait metaforların çözümlenmesinin yanında millî ve evrensel remizlerin de çözümlenebilmesi için bir başlangıç noktasıdır. Elmalı Erenlerinde Mana Dili, Türkçe'yi bir aşk ve irfan dili haline getiren kutsal gönüllülerin dünyasına girmek için bir mukaddimedir... |