Kitap Tanıtımı |
Silifke Ovası
Silifke Ovası'na karanlık çöktüğünde, korku ile yalnızlık ya da yalnızlık korkusu dayanılmazlaşır. Ben, "Bir gönüldeş bulamadım./ Tez akşam oldu." dizelerini anımsarım. Biri bana "Yaşam nedir?" sorusunu yöneltecek diye ödüm kopar. (Cırcırböcekleri ile orakböceklerinin kişiye sonsuz gibi gelen dinletisi Göksu Çatalağzı'nda ninnilenmektedir[1].). "Gönenç umudu"nun yerini karayıkım beklentisi almıştır. Bireyin bilincinde yanıtsız sorular yankılanır. Şöyle düşünürüm: "Oysa istediğim dinginlik, dirlik, erinç ile ongunluktu. Şimdi bile öyle." Silifke Ovası'nda sanki karanlık değil de umutsuzluk basar. Varoluş(um) bana boğunç[2]verirken, gün çoktan kavuşmuş, tiniyse yokluk duygusu bürümüştür.
[1] Ninnilenmek: Bir ezgi gibi yayılmak, ninni gibi işitilmek.
[2] Os. kasavet. |