Kitap Tanıtımı |
İyi bakılmış at, belli belirsiz bir gıcırtıyla kayıp giden
kızağı çekiyor, köyün içindeki buzlu, eğri büğrü yolda canlı adımlarla yürüyordu. Vasiliy Andreyiç, kızağın arka koltuğuna kurulmuş olan mirasçısına dönüp
baktıktan sonra, sevgisini belli eden bir ses tonuyla,
"Sen ne diye yapışıp kaldın oraya?" dedi. Nikita, ver şu
kırbacı! Şimdi gösteririm ben sana! Hemen annenin yanına koş! Hadi, elini çabuk tut! Çocuk kızaktan atladı. Doru at adımlarını hızlandırdı ve yürüyüşünü tırısa
çevirdi. Vasiliy Andreyiç'in mahallesinde altı ev vardı.
En ilerdeki demircinin evini geçince, rüzgârın sandıklarından çok daha kuvvetli estiğini gördüler.
Yol neredeyse görünmüyordu. Kızağın izi çabucak
siliniyor, yol sadece daha yüksekte olduğu için ayırt edilebiliyordu |