Kitap Tanıtımı |
Edebiyatın, ideoloji ve toplum arasında nasıl bir konumda yer aldığı ve alması gerektiği üzerine birçok görüş vardır. Antik Çağ'dan günümüze değin yazar ve şairler dilin etki gücünden yararlanarak toplumsal hayatı ve insan yaşamını ilgilendiren her türlü konuya, eleştirel bakış açısıyla yaklaşarak olumlayıcı veya reddedici tavırla yapıtlarında yer vermişlerdir. İdeolojik, politik ve toplumsal konular, yazınsal her türlü yapıtlarda yer edinerek günümüze ulaşmıştır. Söz konusu yapıtlara yirminci yüzyılda, sanatsal yaratımlarının yanında, düşünceleriyle de sanat ve yazın kuramına katkıda bulunmuş olan, sanat ve edebiyatı, dünyanın değişiminde önemli etmen olarak gören Bertolt Brecht ve sanatçının önemli özelliğinin dünya görüşü olduğunu ve taraf olmasının bu nedenle gerekli olduğunu belirten Nazım Hikmet, kendi tarihsel gelişimi içinde yazın alanına yenilikler getirmişlerdir ve yapıtlarını ortaya koydukları yazınsal yeniliklerin anlatımı olarak oluşturmuşlardır. Brecht ve Hikmet'in yapıtları, salt ideolojik göndermeleriyle değil, estetik bütünlüğü yakalama ve bunu sürdürmedeki başarılarından dolayı da önem ve anlam kazanmıştır. (Tanıtım Bülteninden) ) |