Kitap Tanıtımı |
Edebiyatımızda Bireyselleşme Serüveni 20.yyda, Türkiyede yazılmış otuz romanı bireyselleşme açısından incelemeyi hedefliyor. (...) Çok genel olarak, ilk söyleyebileceğimiz, kadın romancıların da erkek romancıların da kahramanlarında, dışsallıktan içselliğe doğru ortak bir akışın gözlemlenebildiği. İlk romanlar daha çok dışsal ve somut sorunların çözümlenmesiyle uğraşırken, zaman içinde ilerledikçe kahramanların kendi içlerine daha derinden baktıklarını, varoluşlarını sorguladıklarını görebiliyoruz. Kadın romancılar, ilk başlarda çok somut koşullarla hesaplaşıyorlar. Kadınların ekonomik özgürlüklerini kazanmaları, toplumda hem bir kadın hem de bir birey olarak yer edinmeleri başlıca temalar. (...) İlk başlarda çok açık bir şekilde tematize edilen, kadının toplumda bir yer edinmesi mücadelesi, son dönem romanlarında, kadının bir kadın olduğu olduğu kadar bir birey olarak da, anonim ve parçalanmış kent yaşamında karşılaştığı çıkmazlar tartışılıyor. Babadan aldıkları eğitimle özgürleşmeye çalışan iyi eğitimli kadınlar, yavaş yavaş toplumun hem siyasi hem de kültürel alanda dayattığı çıkmazların içine giriyorlar, içlerine dönerek insani sorunlarını halletmeye çalışıyorlar. (...) Kısacası, kadın kahramanlar mücadeleciler, yılgın değiller. Yenik düşseler bile, neye yenik düştüklerini gayet iyi biliyorlar. Mücadele, ilk başlarda dar bir çevreden anlayış bekleme şeklinde gerçekleşiyor, daha sonra toplumsal, kültürel ve siyasi çevrelere doğru genişliyor. Son romanlarda, karşımıza artık, varoluş sorunlarıyla baş etmeye çalışan bireyselleşmiş kadın kahramanlar çıkıyor. |