Kitap Tanıtımı |
Gerçekler acıysa, bu hayatın en gerçeği ölümdür. Dost acı söyler diyenler…Sorarım, her acı söyleyen dost mudur? İşine gelen aklı başa koyar, gelmeyen yaşa.Aklın yaşlanmasıyla bedeninkisi bir midir? Bunun terazisine hangi ağırlık dayanır? Hangi maneviyat maddi ağırlığın altında kalır? Ailelerin çocuklarına gösterdikleri fazla çaba ve özen… Onları gerçekten iyi bir Dünya mevkiine yerleştirebilecek midir? Yoksa… Öğrenime getirilen eğitimsıfatına mı güveniliyor? Bizi dört ayaklı yerine koyarak, kurumsallaştırılmışhapishanelerde doğa kampanyaları düzenleyerek, yeşilci olduğunu iddia eden vebir de utanmadan görüş sloganlarıyla bunları savunan; bahar propagandacıları,nezihlikten ve empatiden yoksun görevliler, bizleri; küçücük sahalarda diploma avcılığı yaptırarak mı kurtaracaklar! Geleceğin yıldızları, elmasları bu şekilde kömüre döndürülen; suda boğulan balıklar ve gökte nefessiz kalan kuşlar olacaktır. Bir türlü aralanamayan adalet perdesi ve aydınlanamayanla... Bizlere yapılan fiziki muhabbet; “verimlilik hırkası ismiyle üzerimizegiydirilen ateşten gömleğe” benziyor. Manipülize edilip, her ücra köşede… Beyine kadar yutan içi kezzap dolu ıssızkuyularda “mantalite” savları ve öğretileriyle eline bıçak verilen âmâdeler,geleceği kör eden mimarların altındaki kölelerdir. (Tanıtım Bülteninden) ) |