Kitap Tanıtımı |
Duvardaki fotoğrafa bakıyorum. Bu eve son gelişimin, bu fotoğrafı son görüşümün üzerinden yirmi yıl geçmiş. Geçen zaman mı karmaşık duygularımın nedeni yoksa hiç değişmemiş bu ev mi? Köşedeki şu camekanlı büfe, çocukluk anılarımın bacakları aslan oymalı berjer koltukları mı? Şimdi üzerleri eski çarşaflarla, perdelerle örtülü... Yüz yılın da öncesinde bir an... Zaman durmuş. Bir daha yaşanmayacak o bir an yakalanmış. Ortadaki küçüğün adı Kadirmiş. En büyükleri Hatice, ortanca, yüzünde muzip bakış olanı Ömer.
Saba Öymen, iki bölümde topladığı öykülerinde doğup büyüdüğü topraklardan yola çıkıp, yaşamını sürdürmekte olduğu Avustralyaya ulaşırken, insanı, umutlarıyla, özlemleriyle, sevinçleriyle, hüzünleriyle insanı anlatıyor. Kimi zaman yaşamın köşeye sıkıştırdığı, kimi zaman toplumun değer yargılarıyla sarılmış, soluk almaya çalışan kadınların öykülerinde hayatı, herşeye karşın hep güzel hayatı buluyoruz. İçten ve yalın bir dille yazılmış öyküler dünyaya ve hayata büyük bir sevecenlikle bakıyor. Yaşama ne direnmek gerekir ne de teslim olmak diye düşünüyoruz kitabın sonuna ulaştığımızda. Coşkusunu içimizde duyarak yaşamak gerekir, hepsi bu. |