Kitap Tanıtımı |
Dünya hayatı bir oyun, bir oyalanma, daha çok mal ve evlet edinmekten ibaret. İki saat süreyle bir salona ve karanlığa hapsolarak beyaz perdede seyrettiğimiz hikayeler bu gerçeği bize aıkça ve gayet dürüstçe gösterir. Bu özelliği yüzündendir ki sinemayı dünyanın imgesi olarak gösterebiliriz.
Her şeyin bizim elimizde olduğu yanılgısı, hiçbir şeyin elimizde olmadığı kadar sahtedir. Biz yaşam içinde çoğu zaman güçsüzüz, ölüm karşısında çaresiziz. Bundandır ki yaşamı daha kolay kılmak ve ölüme daha hazır hale gelmek üzere öykü yazar, film çekeriz. Bu çaresizliğin ağırlığından kaçmak, kurtulmak için yaşam daha eğlenceli ve bir perdeden iki saatte izlenilebilir, tümüyle görünebilir kılmaya çalışırız.
Dünyayı bir oyun sahnesi olarak görebilmek için vizyoner olmak zorunlu değildir gerçi; ama en güzel, en uzun ömürlü filmleri de hep vizyoner yönetmenler çekmiştir.
Onların filmlerinin seyrinden çıkarken hep bu yaşamın ve dünyanın bir köprü olduğunu, oraya yerleşilemeyeceğini, gelip geçileceğini hissederek gönlümüzde o sızıyla, damağımızda bütün bir yaşamı, iki saat görebilmiş olmanın hazzının uçuculuğuyla, o hüzünle çıkarız.
Yönetmenler iyi ki filmler çekiyorlar. İyi filmler yapıyorlar.
İyi ki sinema var. Dünya sinemasını bize anlatan, hatırlatan, sinema iyi ki var. |