Kitap Tanıtımı |
Tarih boyunca gizliye ya da bilinmeyene duyulan ilgi zamanımızda bile bütün insanların ilgi kaynağı olmuştur. Hatta bu ilgi, üç büyük dine karşı olan ve inançlarına göre dinleri insanları doğrulardan saptıran birer kurum olarak gören Gnostik toplumların doğmasına yol açmıştır. Çoğu gizli örgütün, Masonların ve bağımsız araştırmacıların iddiasına göre eskiden Pasifik Okyanusu´nda bulunan Mu Kıtası´nın insanları bizden çok daha gelişmiş olan dünyadaki ilk uygarlıktır. Bir doğa olayı yüzünden bu kıta batmış, felaketten kurtulanlar Çin, Orta Asya, Tibet, Hindistan ve Atlantis´e giderek bu uygarlıkların kökenini oluşturmuşlardır.
Kökleri Milattan Önce 3.000 senesine dayanan Mayalar sıfır rakamını biliyorlardı; ayrıca matematik ve astronomide çok ileri derecede bilgi sahibiydiler. Sümerlerin, varlıkları 18 ve 19. yüzyıllarda kanıtlanan Uranüs, Neptün ve Pluton gezegenlerinden bizden çok daha evvel haberleri vardı. Mısırlılar da Mayalar ve Sümerler gibi astronomi ve matematikte çok ileriydiler. Keops piramitinin yapımında mimarların kullandığı ´Pi´ sayısını ve ´Altın Kesit Oranı´nı kullanmışlardı. Ayrıca, üç büyük piramitin Orion Takımyıldızı´nın kemerindeki üç yıldızla, Alnilam, Alnitak ve Mintaka ile, aynı konumda yapıldığı keşfedilmiştir.
Bütün bu buluntuların ışığında, henüz keşfedilmemiş ama insanlık tarihini kökünden değiştirecek çok eski uygarlıkların yeryüzünde bir zamanlar var oldukları bir gerçekmiş gibi görünüyor. Masonluk gibi günümüz gizli örgütleri ise bu uygarlıkların varlığını ve daha da önemlisi onların uygarlık seviyelerinin sırlarını, doğanın sırları da dahil olmak üzere, bildiklerini iddia ediyorlar. Böylece Aydınlanmışlar sınıfına giren Masonlar ve benzeri örgüt üyeleri, kendilerinin yöneticisi oldukları ve bütün dünya devletlerini yıkıp, bütün insanları tek bir devlet ve tek bir din altında birleştirmeyi ve böylelikle, cahil (!) insan sürülerini aydınlatmayı hedefliyorlar. |