Kitap Tanıtımı |
Rus edebiyatının kurucusu olarak kabul edilen Aleksandr Puşkin´i Gogol, ´Rusya´nın ulusal şairi´, Maksim Gorki de, ´başlangıçların başlangıcı´ diye nitelemişti. Dostoyevski ise, "kendisiyle öyle bir sır gömüldü ki, bu sırrı hâlâ anlamaya çalışıyoruz," demişti. 1837 yılında, henüz otuz sekiz yaşındayken bir düelloda hayatını kaybeden Puşkin, ardında Rus edebiyatının mihenk taşları sayılan yapıtlar bıraktı. Özlü, gerçekçi ve şiirsel diliyle, sadece soylulardan değil halktan da seçtiği kahramanlar ve karakter tasvirleriyle ulusal kimlik, kültür ve bilinç yaratılmasının önünü açan Puşkin, hayatının son yıllarında kaleme aldığı Dubrovski´de hem köylü ayaklanmalarına hem de sınıf farkına dikkat çeker. Eserinde, soylular ve sınıflar arası çekişmeyi bir intikam ve aşk hikayesiyle verir. Babasının ölümü ve halkının despot bir soylu tarafından ezildiğini öğrenmesi üzerine köyüne dönen ve adeta bir Rus Robin Hood´a dönüşen Dubrovski, edebiyatın unutulmaz karakterlerinden biridir. Eser hem operaya hem de sinemaya uyarlanmıştır.
(Tanıtım bülteninden) |