Kitap Tanıtımı |
Bugün doğabilimlerinde en son yer etmeye başlayan insanı büyüleyici ve alabildiğine önemli görüşlerden biri, hayatın ve onun üzerinde yer aldığı dünyanın hiç de öyle, sandığımız gibi boşlukta ebedi bir yanızlığa mahkum olmadığı görüşüdür. Bilimin yakın zamana kadar desteklediği bu evren anlayışının yanlışlığı ortaya çıkmaya başlamıştır. Kafalarımızın birkaç kilometre üstünde başlayan göğün içinde olup bitenler, bizim için saçma ve önemsiz olmaktan başka her anlama gelmektedir. Bilim adamlarının yetmişli yılların başından itibaren bulup ortaya çıkardıkları gerçeklerin gösterdiği gibi, bu evrende gerçekleşen her şey, bir zamanlar yeryüzü ile gökyüzü alemini birleştiren mitosların anlattıklarından bile çok daha öte boyutlarda bizim buradaki hayatımızla ilintili ve ilgilidir. Yeryüzündeki doğal çevrenin bizim varlığımızı kuşatan ve onun temelini oluşturan vazgeçilmez koşulları ile evrende olup biten olaylar arasında, o mitosların varsaydıklarından çok daha sıkı ve doğrudan bir etkileşim ilişkisi geçerlidir. Modern yeryüzü ve gökyüzü bilgisinin belki en büyüleyici, en muazzam, ama kesinlikle en önemli buluşlarından biri, bize verili bir biçimde hazır bulduğumuz, kendimizi de içinde yakaladığımız bu evrende gerçekte her şeyin birbiri ile sımsıkı bir biçimde ilintilenmiş ve düğümlenmiş olduğu bilgisinden türemektedir; büyük ile küçük, bize en yakın olan ile gözetleyebilme ve inceleyebilme sınırlarımızın en ucunda yer alan kozmik nesne arasında kopmaz bir bağ ve etkileşim ilişkisi bulunmamaktadır. |