Kitap Tanıtımı |
Musa Anter, Vedat Aydın, Mehmet Sincar... Üçü de ´´faili meçhul´´ cinayetlerin kurbanı oldu. Musa Anter, 70 yıllık bir çınar, ´´49´lar´´dan DDKO´ya, ´´İleri Yurt´´tan ´´Welat´´a... yakın dönem tarihimizin ´´şahidi, sanığı, mahkumu ve davacısı´´... Devletin bordrolu katilleri tarafından Diyarbakır´da karanlık bir gecede tuzağa düşürülerek katledildi. Vedat Aydın, yakın dönemin kararlı bir aktivisti, gerçek bir halk önderi... Katilleri kendini gizleme gereği duymadılar. Emniyetten gelmişlerdi. Bir soruşturma için ifadesine başvuracaklardı. Bir hafta sonra bir yol kenarında işkenceden tanınmaz hale gelmiş cesedi bulundu. Mehmet Sincar, birkaç milletvekili arkadaşıyla ´´faili meçhul´´ cinayetleri araştırmak üzere gittiği Batman´da, suikaste uğrayarak yaşamını yitirdi. Katillerin yanında bir ortak özelliği daha var bu üç şahsiyetin: Her üçünün de cenazesi kaçırıldı ve gerekli vecibeler yerine getirilmeden gömüldü.
Ve bu kitabın yazarı, Orhan Miroğlu. O karanlık gecede Musa Anter vurulurken yanındaydı, kurşunlar ona da isabet etti. Katil, öldüğünden emin olmak için üzerine eğildi, ikinci kez ateş etti. ´´Görev´´ tamamlanmıştı. Ancak Orhan, o geceden sağ çıkmayı başardı.
Orhan Miroğlu, bedeninde taşıdığı delillerle o karanlık geceye ışık tutuyor, asla unutulmayacakların, kefen ve mezar hakkı tanınmamış ölülerin defterini açıyor. Evet, bu kirli savaş on binlerce cana mal oldu. Şimdi, ´´Peki ama kim öldürdü bu insanları?´´ diye sormanın, ölülerimizin gömüldüğü yerleri bilmenin, onlara bir mezar ´´hak´´kı tanımanın zamanıdır.
Amed´in çağrısına icabet
...
...Sisli, puslu günlerdi ve her gün sırf cinayetler belli dozun altına düşmesin diye bir dolu insan vurulup, öldürülüyordu. İşte Orhan Miroğlu kendisinin de darbelisi olduğu o günleri anlatmış kitabında. Dönemin HEP il başkanı Vedat Aydın´ın evinden alınıp öldürülüşünü, Musa Anter´in kültür sanat festivali için Diyarbakırda konuk iken katledilişini ve bir dolu tanıklığını edebi bir uslupla kaleme almış.
...
Her ne kadar da Orhan Miroğlu, Musa Anter´in yanında yaralandıktan sonra şehirden ayrılırken "Gençliğimin, acılarımın ve sevinçlerimin geçtiği kenti terk ediyorum işte" dese de inanmayın! Yüreği hep buralarla Diyarbekir´ledir. Kitabı da tanıktır, konuşturduğu şehir çocukları da! İşte kanıtı, "Seni taniyam Orhan Abe! Apê Musa´yla vurulmişsan, biliyem. Haç unıtıram, kardaşınam vâ!" |