Dev Memesindeki Cüceler
ISBN 9789758759484
Yayınevi Sinemis Yayınları
Yazarlar Emre Kocaoğlu (author)
Kitap Tanıtımı Bedri Rahmi Eyüboğlu, İstanbul’u anlatan bir şiirini “ey benim dev memesinde cüceler emziren acayip memleketim” diye bitirir. Eski Milletvekili Emre Kocaoğlu, Bedri Rahmi’nin bu mısraını kitabına isim yapmış. Aynı mısraı kullanarak Türkiye’deki iç siyaseti şöyle tanımlıyor: “Türkiye’de her şey var. Un var, şeker var, yağ var. Hattâ helvayı yapacak usta da var. Ama siyaset adlı mutfağa ustaların yerine yiyicileri sokmuşlar. Ustalar dışarıda, yiyiciler kazanın başında. Tabii helva melva olmuyor sonuçta. Kahredici bir “devletçi ekonomi”yle kahredici bir “devletçi devlet”in örs ve çekici arasında millet paspas gibi eziliyor. Devletçilik bataklığı yoksulluk, yolsuzluk, demokrasisizlik gibi canavarlar üretiyor. Bunlar da milletimizin kanını emiyor. Bizler ise hiçbir şey yapamadan sadece seyrediyor ve mırıl mırıl şikâyetle yetiniyoruz. Çünkü ülkemizin dev memesini cüceler basmış!” Emre Kocaoğlu uzun sendikacılık ve politikacılık yaşamında yurt içinde ve dışında çeşitli görevler yapmış. 1999-2002 yılları arasında, yani 21. Dönem’de İstanbul Milletvekili olarak TBMM’de bulunmuş. TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanvekili, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Sözcüsü, AB Anayasasını hazırlayan Brüksel’deki Avrupa Konvansiyonunda Parlamenter üye olmuş. 3 Kasım 2002 erken seçimlerinde halk o dönemin partilerini siyaseten linç edince siyasetin dışında kalmış. Ama halka kızmamış, oturup bu hezimetin sebeplerini düşünmüş. Bu arada “Neden ülke bir türlü kalkınamıyor, neden bu kadar yoksulluk ve işsizlik var, neden bu kadar çok yolsuzluk oluyor, neden siyaset işlemiyor, neden istediğimiz demokrasiye kavuşamıyoruz, neden halkı mutlu edemiyoruz?” diye sormuş kendi kendine. Vardığı çarpıcı sonuçları kitaplaştırmış. Bunu “kendisine Atatürk’ün Meclisinde oturmak şerefini bahşeden Türk halkına karşı minnet borcu” olarak niteliyor. Kocaoğlu bu kitabında ülkenin siyasi sorunlarını ve çözüm yollarını çok aykırı bir perspektifle ele alıyor. Doğru bildiklerini alışılmamış bir cesaretle ve alışılmamış bir açıklıkla anlatıyor. Kendisi de bunu farkında. Bakınız ne diyor: “Kitapta tek bir konudan değil, çok sayıda ve farklı konulardan bahsediyorum. Ve çoğunda aykırılık ediyorum. Alışılmış düşünce kalıplarını eleştiriyorum, yerleşmiş çıkarları rahatsız ediyorum, ezberleri bozmaya çalışıyorum. Biliyorum ki herkes bu kitapta kızacak bir şey bulacaktır. Ve yine biliyorum ki, insanlar bir kitapta sevdikleri yerleri hemen unutur, kızdıkları yerleri ise hep hatırlarlar ve yazara ateş püskürürler. Böyle bir riskle karşı karşıya olduğumun farkındayım. Ama ya hiç yazmayacaktım veya yazdıklarımda samimi olacaktım. Ben ikincisini tercih ettim. Bu risk de galiba bu tercihimin bedeli. Ne yapalım, kusurlarım varsa affola.”