Kitap Tanıtımı |
Gönlünde aşk tohumunun çatlaması ve yeşerip kendisini göstermesi çok da kolay olmadı. Hep uygun bir zemin aradı. Yağmur bekledi, güneş bekledi, muhabbet bekledi. Sordu, sorguladı
Kulağı "İnsan benim sırrım, ben de onun sırrıyım." sözünü duyalı, içine yöneldi:
-Ben kimim, siz kimsiniz, nereden gelip nereye gidiyorsunuz? Biz nereye gidiyoruz?
Sanki elli bin senelik yoldan gelen bir yolcuydu da yeni uyanıyordu.
Darmadağınıktı, dökülüyordu, yorgundu.
Eline bir Yûnus aldı ve "Ey bizim gönül kuşumuzu Ankâya döndüren Hümâmız! Sen hangi Kâf'ın hükümranısın? Gel bir kere de bizim gönül tahtımıza kurul!" niyâzıyla okumaya başladı:
Dervîş bilir dervîşi
Hak yoluna durmuşu
Dervîşler hümâ kuşu
Çaylak ve baykuş değil
*
Mustafa Tatcı, "Dervîşler Hümâ Kuşu"nda Yunus Emre'nin izini sürmeye devam etmektedir. |