Kitap Tanıtımı |
Müfettiş Safa, kızı Gizemle güçlükle vedalaştı. Kızcağız, boynuna sarılmış ve hıçkıra hıçkıra ağlamıştı. Kaçırılıp öldürülmekten korkuyordu. Müfettiş kapıdan çıktı, arabaya kadar yürüdü. Dikkatle etrafa baktı, sağı solu kontrol etti. Her gün aynı endişeyle evden çıkıyordu. Arabaya bindi, emniyete geldi.
Ağır adımlarla merdivenleri tırmandı, odasına geldi, masanın üstünde sarı bir zarf gördü. Emniyet Müdürlüğü Yetkililerine yazıyordu üzerinde.
Ürperdi. Arabasına bomba konduğu günden beri sıra dışı her şey yüreğini hoplatıyor ve müfettişi korkutuyordu. Zarfın bomba düzenekli olup olmadığını kontrol etti. Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu ve Prof. Bahriye Üçoka gönderilen paketleri hatırladı. Zarf kabarıktı. Ödü kopmuştu, ya bomba düzenekli bir şeydir diye. Kalemlikteki mektup açacağını aldı. Ucuyla zarfı masanın üstünde şöyle bir döndürdü. Şüphe uyandıracak bir şey göremedi. Zarfı hafifçe açtı. Titreyen ellerle mektubu okumaya başladı. Bilgisayarla yazılmış sekiz sayfa.
Bu, bir ihbar mektubuydu. Jetimiz düşürülecek, camiler bombalanacak, kaos ortamı hazırlanacak ve darbe yapılacaktı. Mektup darbecileri ihbar ediyordu.
Müfettiş için korku dolu takibat günleri yeniden başladı. İşin başında yolunun Hakkâri, Dağlıca, Aktütün, Gediktepe, Hantepe, Çukurca, Silvan, Keş Dağları cehennemine çıkacağını bilmiyordu. Çetenin, eşi Zahide ve biricik kızı Gizeme suikast düzenleyebileceğinden ölesiye korkuyordu.
İhanetler, oyunlar, komplolar... Orduyu tahrik timleri, PKK ve terör örgütleri ile işbirliği yaparak darbeciler ve masonların iktidarı yeniden ele geçirme oyunları...
İhbardan sonra iki polis müfettişi millet iradesine kumpas kuran derin çetenin peşine düştüler... Kendilerini bir ateş çemberinin içinde buldular... |