Kitap Tanıtımı |
- Niye kalktın ki? Henüz çok erken, yat kızım. - Tavuğu görmek istiyorum. - Tavuk değil Zülfü’nün çalar saatiymiş. - Her sabah böyle ötecek mi? - Ne yapsın yavrum? Uyuyup kalmasın diye... İşe gidiyor... - Artık bizimle mi yaşayacak? - Kendisine bir ev ayarlayıncaya kadar... Kapı hiç bilinmedik bir şekilde çaldı. Babam mıydı acaba? Hayır, o böyle çalmaz... Herkesin kendine has bir temposu vardı. Kapıdaki bilinmedik tempolu, bekçi üniformalı yaşlı adam: - Zülfü burada mı oturuyor? Dayım, densiz bekçinin uzattığı kutuyu açtı. İçinde Zülfü’nün en son evden çıkarken giyindiği kıyafetleri ve ayakkabıları vardı. Ben en çok da o kutunun içinde onun hayallerini gördüm. (Tanıtım Bülteninden) ) |