Kitap Tanıtımı |
Garpuz Memed: "Hoca, şu senin dımbırtıynan çal bi şeyler, dinneyek."
- Cingöz Sadettin: "La sen ne annayacaan bunun müzüğünden" Hoca sen bahma ona, teybe dak bi dene Murat Çobanoğlu atışması, onu dinneyek"
- Hacıyagup: "Hocam, canını yidiğim, bunnan türkü çalınmaz mı, çalınmazsa ne deye daşıyon yanında?"
Hadi şunlara yakınlarda yaptığım "Uzun İnce Bir Yoldayım" düzenlememi çalayım bari diyorum. Bakarsın yavaş yavaş çok sesli müziğe ısındırırım, kim bilir... Gitarımı alıp yaptığım türkü düzenlemesini çalıyorum. Çaylar höpürdüyor, tütünler sarılıyor, sohbet de edecekler ama, ayıp olmasın diye dinler gibi yapıyorlar.
Son bir umut: "Garpuz Memed, Mektebin Bacaları'nı söyle hele..." diyorum. Gitarda akorlarla eşlik edeceğim. Söylemeye başlıyor, ben de basit akorlarla eşlik ediyorum, bu da açmıyor.
- "Hocam, gözünün yağını yidiğim, saz öğren saz..."
Âşık Murat Çobanoğlu'nun bir kaseti var, teybe onu takıyorum.
- "Haşşöle hocam" Bu Çobanoğlu'nun bi de Kiziroğlu Mustafa türküsü varıdı. O da varısa onu da dinneyek. Birazdan Kör Hoca Yatsı'yı okur, camiye giderik"
Deneyimli Müzik Eğitimcisi Yakup Kıvrak, 1975'te başladığı mesleğinin ilk yıllarında, köy öğretmeni iken yaşadıklarını akıcı anlatımıyla öyküleştirirken; bir yandan da ülkemiz müzik eğitiminin bazı önemli sorunlarına değiniyor. |