Kitap Tanıtımı |
20. yüzyılın en önemli şairlerinden Sylvia Plathın yaşamında,
Ted Hugbesla tanışmasi ve boşanmalarından önce biten evliliklerinin yadsınamaz bir agırligi vardır. Diger yandan Plathın, Ted'den önceki yaşamı da, en az sonrası kadar karmaşık ve sıkıntılarla doludur.
Şair sekiz yaşında babasını kaybeder, bu olüm onda büyük bir travma yaratır. Annesini suçlar, onun kendisi için yaptığı fedakârlıklar altında ezilir, nefreti içten içe bilenir. Hırslıdır, başarı ve saygınlık gözünü kamaştırır. Sürüp giden mükemmellik arayışında, okul ve okul dışında her zaman en iyisini ister, arzular. Bu takıntı, ilişkilerine de yansır. Cinselliğe duyduğu merakla yerleşik kalıplar içinde kısılıp kalma korkusu arasında, sürekli bir gerginlik içinde, sayısız erkekle flört eder. Bu arada yazmaya hiç ara vermez, şiir, öykü, günlük, mektup... Ama sürüp giden huzursuzluğuna hiçbiri çare olmaz.
Ve gün gelir ölmek ister.
Andrew Wilson, Sylvia Platbın yakın arkadaşları ve sevgilileri aracılığıyla elde ettigi yeni bilgi ve belgeler ışığında yazdığı yaşamöyküsünde, zamana meydan okuyan bu unutulmaz kadının ilkgençlik yıllarına odaklanıyor. Deli Kızın Aşk Şarkısı ailesine, topluma, ekonomik koşullara, yani gerçek endişe perilerine yenik düşüp kendini yok etmekten başka çare bulamayan bir kadının öyküsü.
Kadın mükemmelleştirildi.
Başarmış olmanın gülümsemesini kuşanmış
Ölü bedeni. |