Kitap Tanıtımı |
Güney Afrika özgürlük hareketine getirilen yasaklamalar kalkınca gerilla rolüne sahip David Dirkse’nin düşünmek için bolca zamanı olur. Kendi adının kara listede geçtiğini öğrenir ve etnik kökenlerini araştırmak için yola çıkar. İhanete uğradığının ve gözetlendiğinin farkına varması ona “ırksal olmayan” demokrasi mücadelesindeki rolünü, yan yana durduğu yoldaşlarının sadakatini ve kendi özgürlük anlayışını yeniden sorgulatır. David’in etrafını saran sesler bazen birbiriyle bağlantılı olup hikâyeyi aydınlatırken bazen de kendi içerisinde çelişkiye düşüp içinden çıkılmaz bir hal alır. Hafıza, politik bakış açısı ve hakikat ekseninde gezintiye çıkan Zoë Wicomb, Nelson Mandela’nın serbest bırakılışının ardından gelişen olayları, aktivistlerin yeraltı dünyasını, casusları ve Güney Afrika özgürlük hareketi içindeki sabotajcıları farklı mekân ve anlatılar dâhilinde yazarak tarihin kimin bakış açısından anlatıldığının ve ne derece değişken olduğunun altını çizer. Apartheid sonrası Güney Afrika edebiyatının nasıl olacağını görmek için yıllardır bekliyoruz. Zoë Wicomb işin hakkını veriyor. Zeki üslubu, gelişmiş tekniği, eklektik dili ve bağımsız politikasıyla David’in Hikâyesi Güney Afrika edebiyatının yapılandırılmasında büyük bir adım ve muazzam bir başarı.J.M. Coetzee (Tanıtım Bülteninden) ) |