Dağınık Roman
ISBN 9786258444155
Yayınevi İkinci Adam Yayınları
Yazarlar Halil Ayyıldız (author)
Kitap Tanıtımı Sevmek insanı güçlü yapar ama vazgeçmek daha güçlü. Yaşanmış ama değmezmiş gibi şeylerle dolu bir sabah. Hiçbir umuda ihtiyacı olmadan ayıkan pencerem. Hayatıma giren her şeyi affetmiş it dölü gururum. Vicdanının içi cenaze dolu evhamlı güneş. Kafamda zilzurna inanırsan başarırsın saçmalığı. Tam dört yıl gülüşüne maruz kaldım. Bu aşktan beraat için altımda kiremit erimesi lazım. Yazmak ruhunu ortaya koymaktır. Tam da böyle bir kitap Dağınık Roman!.  Kitabı okumaya kışkırtıcı bir metin gibi gözlerim. Sevmeye bahane arar insan. Ya aşk! Bu hayattaki en nedensiz şey. Sen ince kadın, kitap gibi ellerin. Kendinden başka her şeymiş gibi sözlerin.  İktidar yanlısı karıncalar, muhalif cırcır böcekleri. Emekçilerin dudakları ile akraba olan Maltepe sigarası ve kitap gibi sevişen mahalle dilberleri. Hayal gücüm peynir ekmek gibi. Sen gibi sen!  Bir bilsen!   Her yanım acıyor ve işgali altında gülüşünün. Tutuklu sevdan kesinleşti ve hükümlüyüm artık. Siyasi suçlu bordo gömleğim, idari suçlu küfürlerim. Bir ömür yaşlandım, bir mısra sevilmedim. Narkotiğe yakalanmış kelimeler, hepsi sevici. Issız oğlu ıssız bir turuncu. Mor gülüşlü ellenmemiş duyguları olan yunus balıkları. Öznesiz kirpiklerin. İnsan geriye dönüp bakınca yaşadıklarından utanmamalı. Gülüşün çocuk kanı ve oluk oluk petrol kuyusu. Boğazıma kadar aşkla ve küfürle doluyum.  Bir yanda rahimleri yoklanmış mülteci yaralar, diğer yanda siyasiler, şehrin en fondip sokaklarında pembe memeli kadın peşinde. Zarif bir inkılap kanunu gözlerim. Kadınları severek tanıdığını zanneden erkek cibilliyeti. Ağzı bozuk bulutlar, iyi kalpli deniz. Muhafazakâr kelimeler, mavi tişörtlü bayramlar. Suç şahsidir, günahlar evrensel. Her gün yem verdiğim güvercinler bile inanmıyor ağladığıma. Tren camının buğusu ağzımın kokusu ile çakırkeyf. Yüzünü öpen güngörmüş sıfır yaka bir rüzgâr. Fakir canı gibi haraç mezat yokluğun.  Ve zariftir bu sokaklar tıpkı saçların gibi, saçlarını her sabah sekizi on bir geçe atışın gibi. Kadına orospu denilen yerde bilin ki namussuz erkek vardı sözüm damağımda. Sır küpü bir ela, ispiyoncu martılar. İkinci canlı kedi şubattan bırakmış kendini martın bakirelik kızılına. Bir hapishane misali bedenim. Kimseye belli etmediğim kıvırcık saçlı açlığım. Ölen hep fakir, şişen hep ensesi kalın. Vatansever değil insan severim. Nagihan! Gözlerinin dibi güzel ama yaşayamam ben oralarda.   (Tanıtım Bülteninden)  )