Kitap Tanıtımı |
İçinde arzuyla birlikte, kadın soyunun arzuyu acıya boğan o eski "bilgi"si uyanıyordu... Erkeğin duygusu söndüğünde, tepe tepe kullanılacak bir şala, basıldıkça basılacak bir halıya dönüşecekti. Dokunulmadan saklanacak bir gümüş andaça bile değil... Ülkesine dönmeliydi; ona bir "vatan" vaat eden öbür erkeğin, Kahramanın çağrısına uymalıydı, resmi başucunda asılı duran, aşkı yüreğinde... Kahramana, kendisine ve suskun, kederli, mütevekkil halkına güvenmek zorundaydı. O halkın, yeni yeni öğrendiği şiirlerinde, türkülerinde, deyişlerindeki güzelliğe inanmalı, dillerini yeniden yaratanlardan olmalıydı.
"Gazi"nin gözlerinde birikmiş duyguları ve manaları birbirinden ayıra ayıra iniyorum, dibe çökmüş acıya dek. Bu tek vaya şahsi bir acı olamaz! Bir çeşit acılar manzumesi, geçmişin, halin, belki de geleceğin..."Gazi" hiçbir zaman, hiçbir şeyi unutamıyor, dehası buna mani. Oysa hepimiz, ruhumuzun dinlenebilmesi için unutuşa zaman zaman muhtaç değil miyiz? Kim unutturabilir Mustafa Kemal`e kim, doruktan eteklere inen yamaçlardaki uçurumları...
(Arka Kapak) |