Kitap Tanıtımı |
"Kitabımın temel çıkış noktası Türkiye´de demokratik bir açılımın önündeki engellerin araştırılması oldu. Cumhuriyet tarihinin oluşturduğu iradeli, misyoner vatandaş tipi belki de bu engellerin en önemlisi. Düşünce tarihi açısından bakıldığında, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının Aydınlanma öncesi bir ´toyluk´ varsayımı üzerine inşa edildiği görülüyor; aydınlanmamış toy zihinlere onların talepleri öncesinde vatandaşlık kostümü giydirilmiş ve yaşam, vazifelerle anlamlandırılmaya çalışılmış. Bu vazifelerin en başında da ´izlemek´ geliyor.
"Bu kitaptaki yazılarımda, ´Türkiye´de liberalizm yok´ ya da ´Türkiye´de bireysellik yok´ şeklindeki Şarkiyatçılık kokan görüşleri aşmaya ve bunun yerine Türkiye´de bireyselliğin özgün gelişme koşullarına ve sorunlarına işaret etmeye çalıştım. Kuşkusuz benim anladığım demokrasi, bir hükümet etme biçimi, güçler ayrılığı ya da çok-partililikten ibaret değil; günümüzde demokrasinin temel meselesi bir yanda bireylerin kendilerine ait hissettikleri farklı toplulukları meşru kılarken, bir yandan da bireyin korunmasını, söz konusu topluluklarca yenilip yutulmamasını sağlayabilmektir.
"Kuşkusuz Demokrasi Cumhuriyeti karşısına alarak değil, aksine onun üzerine kurulacak bir hareketlilik. Bugün içinde bulunduğumuz durum ise irade ile muhakemenin, vatandaşlık ile bireyselliğin ve sonuçta Cumhuriyet ile Demokrasinin birbirini dışlayarak ve karşıtlık içinde evrilmesine neden oluyor. Türkiye´de iyi vatandaş olmaya niyetlenenler bu uğurda kendi bireyselliklerini yitirebiliyorlar; bireyselliğini yaşamak konusunda ısrarlı olanlar ise bir türlü iyi vatandaş olamıyor, ´Cumhuriyetin düşmanı´ olmaktan kurtulamıyorlar.
"İşte asıl soru budur: Bu karşıtlığın nasıl çözülebileceği..." - Ayşe Kadıoğlu |