Kitap Tanıtımı |
Sokaklarda öğrendim özgürlüğün tadını. Masumiyetimi kibre karşı hep sadaka verdim. Sevdiklerini kendi elleriyle toprağa koymayan insanların mezarlıklardan neden korktuklarını da daha onsekizimde öğrendim. İçlendim çoğu zaman, derdime bir çözüm bulamadığım zamanlarda da mütemadiyen derdime dertlenirken yakaladım kendimi. İnsan en çok da derdine çözüm bulamayınca dertlenir zaten. Güneşin doğuşuyla batışı arasında geçen her saniye ömrümüze yeni dertler eklenir, sinsi korkular hücum eder gecenin karanlığında. Akşam sefaları da ilgisizlikten ölür, mesela tıpkı geri kalan bütün bitkiler gibi. İnsan da devinimsizlikten ölebilir, kan kaybından ölünebildiği gibi. Ama insan toprağa düşmenin telaşını ancak geride sevdikleri kalacağı zaman anlar. Yoksa ölmek bir kurtuluş, bir baş kaldırıdır hayatın pervasızlığı ve vefasızlığına. Ölmek özgürlüktür biraz, yarım kalmışlıkların tamamlanması adına atılan onurlu bir adım, kısa bir veda ve hüzünlüdür elveda. (Tanıtım Bülteninden) ) |