Kitap Tanıtımı |
Beyaz bir atım olsa, Rüzgârlarla yarışan, Binsem üzerine, Çocukluğumdaki diyarlara götürse beni... Arkadaşlarımla güreştiğim çayırlara, Bıraksa beni. Uzansam boylu boyunca, Tirfil kokan, yeşil çayırlara, Dinlesem ağustos böceklerinin, Aşk şarkılarını... İneklerin iştahlı otlayışlarını seyretsem, Yeni yetme danaların güreşlerini, Saatlerce süren... Sonra acıksak öğlene doğru, Dostlarla yer sofrasına otursak, Açsak torbalarımızı, Çıkarsak azıklarımızı, hep ortaya koysak. Paylaşsak fakirliğimizi, Kesikli biberi, kokulu kırmızı domatesi, Olmazsa olmaz bostan karpuzunu, Hafif ekşimiş yayık ayranımızı, Beyaz peyniri ve de köy ekmeğini... Yemeğimize göçmen, çayır kuşlarının, Serenatları eşlik etse. Beyaz kelebekler uçuşsa etrafımızda, Bal arıları ile birlikte. Güneş devrilmeye durduğunda, Güreş tutsak yaşıtlarımızla, Tuş olan yenilse ama üzülmese, Beyaz atıma binsem, Sürsem yitmiş çocuksu yıllarımıza... (Tanıtım Bülteninden) ) |