Kitap Tanıtımı |
2022 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü’ne değer görülen Mehmet Fazlı Gök, “hiçbir zaman, hiç-bir siyasi parti benim oyumu istemeyecek, politikasını benim dahil olduğum bir gruba göre be-lirlemeyecek” diyen, estetik yoksunluğa, derinliksizliğe, bilinçsiz bir eklektisizme ve “ortala-manın baskısı”na karşı kalemini ironiyle yontan bir genç yazar. Çirkin Sevgilim’deki öyküler güncel siyasete, yakın tarihe dolaylı dolaysız göndermelerle dolu ama karakterler bize bir kurtuluş yolu göstermiyorlar, onlar için bir sığınak da yok. Gök’ün öykü dünyasında içerisi ile dışarısı arasındaki sınır ortadan kalkıyor; ruhumuzun nasıl başkaları tarafından işgal edildiğini, bir kültüre, şehre, eve aidiyetin nasıl bir mahkûmiyet ol-duğunu görüyoruz. “İlk ben çıktım merdivenleri, ilk ben geçtim turnikelerden, bir saniye olsun kaybetmedim, yine de ayaktayım şimdi. Bir sonraki treni de bekleyebilirdim, ama binmesem kaçacaktı bu. Son anda attım adımımı. Kalkan bir trene son anda binen kişi olmak bir başka türlü birinciliktir. Keyfim yerinde. Doğru kapıya yaslandım. Meydanda iner, biraz yürür, bir filme girerim. Bir sürü turist var vagonda. Doğrusu, onları rekabetin dışında görmek büyük bir aldanmışlık olur. Amatörlerin düşeceği türden bir aldanmışlık. Ben sayısız kez kaybettim onlar karşısında; iniş-lerde açılacak kapıyı ben şaştım onlar şaşmadı. Binişlerde ben kütük gibi dikilirken onlar kapı-nın kenarından yılan gibi kıvrıldı. Hafife almamak gerekir onları, başka büyük kentlerde çalışıp gelirler. Hiçbirinde seyahat rehaveti yoktur, ummadığınız kadar gayretli, baş döndürücü ölçüde enerjiklerdir. Zaten bana kalırsa İstanbul’u görmek filan bu işin hikâyesi. Onlar da birer ya-rışmacı. Yarışın hası burada olduğu için geliyorlar.” (Tanıtım Bülteninden) ) |