Kitap Tanıtımı |
Bugün yaygin olarak kabul gören uygarlik kuramina göre, ortaçagdaki insanlar ve ilkel diye nitelenen kültürler dürtü ve itkilerini çagimiz insanina göre daha az gemlerler, bu toplumlarda dürtüler bastirilmaz, duygular ve bunlarin ifadesi kontrol altina alinmaz. Oysa günümüzde artan isbölümü nedeniyle toplumsal baglar sikilasmis, karsilikli bagimlilik artmis, yogun duygular toplumsal yasamin sahne arkasina atilmistir. Kurallar ve düzenlemelerden olusan saglam bir zirh kusatmistir etrafimizi ve bunu pek hissetmememizin nedeni, önceki dönemlerde hüküm süren dis baskilari artik içsellestirmis olmamizdir.
Hans Peter Duerr, bu uygarlik kuraminin yanlis oldugunu, bizim ve yabanci halklarin geçmisiyle örtüsmedigini ortaya koyuyor; uygarlik sürecinin mitinin uygarlasmamis insanlari uygar ve yetiskin insanlar haline getirmeye çalistigini iddia eden sömürgeciligi hakli çikarmakta kullanilan ideolojiye bir dayanak oldugunu gözler önüne seriyor.
Ancak Duerr bizim toplumumuzun giderek uygarlasmasi diye bir seyin söz konusu olmadigini, mevcut uygarlik kuraminin dayandigi kaynaklari yeniden degerlendirerek belgeliyor. Yazar, hakim uygarlik kuraminin elestirisinden yola çikarak, cinsel utancin ve edebin kültür tarihini yeniden kuruyor: "Hepimizin gözleri çoktan açilmistir ve çiplaklik tarihsel olarak nasil tanimlanmis olursa olsun, kendi çiplakligindan utanmak insanin özünde vardir; yasam agacindan tüm toplumlarin üyeleri uzaklastirilmistir."
Çiplaklik ve Utanç, Uygarlik Sürecinin Miti'nin birinci cildi. Diger ciltler: Mahremiyet, Müstehcenlik ve Siddet, Erotik Beden. |