Kitap Tanıtımı |
Genç bir kadın, deniz kıyısındaki bir kasabada, bir sonbahar şafak vakti tek başına dolaşırken, dev gibi bir dalganın kendisine doğru geldiğini görür ve koşarak sahilden zaklaşır. Sonunda kendini, müşterisiz, garip bir otel olan ve labirenti andıran bir yapıda bulur. Genç kadın, bu kaygı verici ama güvenli bulduğu yerden bir daha ayrılamaz veya belki de ayrılmak istemez. Otel adeta başka bir dünyadır; her türlü çelişkiden arınmış, büyülü bir dünya... Değişim yok, sadece sukunet var. Dışarda ise, yaşamın tehlikeleri, güvensizliği... İçerisi ve dışarısı, her şeyin değişmez yasalarına itaat ettiği otelin biraz hüzün veren sukuneti, yaşamın tehlikeli güvensizliği, Rilke`nin deyişiyle sözcüklerin sadece kendisinde "edebi ve tatlı" oldukları o "çifte krallığın" belki de birbirleriyle uyuşmaları imkansız gerçekleri hep daha belirginleşerek anılarını ona göndermeyi sürdürürler. Genç kadın, ilk günlerin güçlüklerine göğüs gerdikten sonra, içinde kopan fırtınaların yol açtığı bir tür sonsuzluğa boyun eğecektir. |