Kitap Tanıtımı |
".. Akşamları uzak tarlalardan hayvanları otlaktan döndüren çobanların yarı vahşi şarkıları duyuluyordu. Fyderyk çocukluğundan beri insan sesine aşıktı, bu şarkıları derin bir heyecanla dinliyordu. ... Tam da burada, hiç beklemediği bir yerde. Şafarnia köyünde, bu ilkel dünyada, basit, monoton ama aynı zamanda ona çok yakın gelen bu türkülerden bir şeyler yaratabileceğini hissetmişti. Önünde yeni, bakir ve mükemmel bir dünya duruyordu. Günlerdir sabah kalkar kalkmaz bu meşelerin altına geliyorve bu türküleri büyük bir hazla dinliyordu. Gözlerini sımsıkı yumuyor, bu sesleri belleğine yerleştirmeye çalışıyordu. Fryderyk, Varşova'da pel çok kez köylü şarkıları okuyan genç kız ve erkekleri dinlemişti... Ama nasıl bir köy şarkısı? Ancak şimdi, gerçeğini gördükten sonra Fryderyk, Varşova'da köye ait öğrendiği her şeyin sahte olduğunu anlıyordu. Operada söylenen hiçbir parçada Mateuş'un içli sesinden dökülen namenin izi bile yoktu. En sonunda gerçeği bulmuştu işte. Köyde gerçek sanata ulaşmıştı. Yaptığı bestelerde gerçek halkın sanatına olabildiğince yaklaşmayı deneyecekti." |