Kitap Tanıtımı |
Chamfort tutarlıdır; kendini tümüyle devrime adamasıyla, artık konuşmayı bırakıp iş görmesiyle, roman yerine yergileri kullanmasıyla. Fakat, onun devrimin sadece olumsuzluğundan payını aldığını görmek güç değil. O, her eylemin kökenindeki adaletsizliğe gerçekten tahammül edebilmesi için ideal bir adaleti çok özlüyordu. Düşkırıklığı az ileride onu beklemektedir. Chamfort gibi birisi için, mutlak olana gönül vermiş, insan yardımıyla bundan kurtulması olanaksız birisi için, ölmekten başka yapacak birşey yoktur. Sonuçta yaptığı da budur. bu ahlak trajedisine kesin boyutunu veren böyle ürkünç durumlarda; bu boyut bir ölüm alanında tamamlanır. Dürüstlüğün bu çılgın arzusu burada bir yıkım çılgınlığıyla özdeşleşir. Chamfort, devrimin kendisini mahkum edeceğine inandığı gün, bu kesin düşkırıklığı karşısında, tabancayı çeker, sağ gözünü çıkaran kurşun burnunu da parçalar. Ama henüz yaşıyordur! Yeniden toparlanır, bir usturayla boğazını keser, vücudunu parçalar, silahını aranır ve sonunda dizleri ve bilekleri çözülür. Kapıların dışına kadar sızan ve kendini eleveren kan gölünün ortasına yığılır. Hayal edilmesi zor bir intihar arzusu, bir kıyım çılgınlığıdır bu! Bütün bunların yorumları aforizmalarında bulunur. |