Kitap Tanıtımı |
Ceza Yargılaması Hukuku adını verdiğim bu kitabımın doğum tarihi Ocak 1982'dir; o tarihten bugüne uzun bir yol katetti. Doğduğu gün bir gürültü koptu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde adeta yer yerinden oynadı. Bir genç adam geleneklere karşı çıkarak nasıl bir ders kitabı yayınlayabilirdi? Bu dersin kitabı vardı. İkinci bir kitap ne demekti? Oysa ilkin öğrenci kitabımı sevdi, benimsedi, sonra Onu Türk hukuku teoride ve uygulamada bağrına bastı ve bugünlere getirdi. Ne büyük bir mutluluk!
Bu satırları yazarken bir an eskiye döndüm. Bugüne kadar sizlerle her şeyi paylaştım. Elbette bu kitabımın öyküsünü de sizlere birkaç satırla aktarmam uygun olacaktı.
O günlerde ilkin kitabın ismi yadırgandı. Bu hukuk dalı o tarihlerde ceza muhakemesi hukuku olarak adlandırılırken, terim değişikliğine karşı çıkanlar oldu. Oysa bu değişiklik önce bir Türkçeleştirme girişimiydi; temelleri de vardı. Sonra büyük ölçüde benimsendi. Bugün de genç kuşaklardan ceza muhakemesi hukuku terimini kullananlar vardır. Onlarla da bir gün aynı durakta buluşacağız. Kitabın giriş bölümünde bu süreci bulabileceksiniz.
Kitabın temel niteliğini sizlerle çok kısa olarak paylaşmak isterim. Bu kitabım ceza yargılaması hukukuna yeni bir pencere açan bir çalışmadır. O güne kadar İtalyan ve Fransız hukukunun kaynaklarından faydalanılarak yazılan kitaplara karşı, bu kitabım Alman kaynaklarından faydalandığım bir çalışmadır. 11 yaşında İstanbul Alman Lisesinde Almanca öğrenmeye başlayan bir çocuk için çok doğal bir sonuç değil midir bu?
Bu yeni bakış ve yönün, ceza yargılaması hukukunu konu alan sonraki kitaplar üzerinde olumlu etki yaptığı bir gerçektir. Bu hukuk dalında çalışan Almanların açık, seçik, berrak yöntemleri ülkemizdeki genç kuşaklara da katkı sağladı. Bunun kazananı elbette ülkemizin hukuk kaynakları oldu.
Ceza Yargılaması Hukuku adını taşıyan kitabımın yayınına bir süre ara vermiştim. Bazı istekleri daha fazla göz ardı edemedim ve 13 üncü basıyı yapmaya karar verdim.
Bu basının yayınının bu döneme denk gelmesi bir açıdan uygun oldu. 20 Temmuz 2016 tarihinde bölge adliye mahkemeleri göreve başlıyorlar. Bu, ülkemizde istinaf yargılamasının sisteme girmesi demektir. Bu bağlamda bu basıda istinaf kanun yolu ile ilgili tüm bilgileri kitapta bulabileceksiniz. Bunu yaparken konuya ve bu kanun yoluna eleştirel bir yaklaşım da sergiledim.
Derken 6723 sayılı Yasa (kabul: 1 Temmuz 2016) yürürlüğe girdi. Bu yasayla Yargıtay yeniden yapılandırılıyor. Bu bağlamda Yargıtay üyeliği, temyiz kanun yolu, ağır ceza mahkemelerinin görevine ek ve yetkisizlik kararı verme yasağı, savcıların bazı suçlarda görev alanlarının yeniden belirlenmesi, CMK'nın 133 üncü maddesine göre şirketlere kayyum atamada değişiklikler, yargıçların meslekte yükselmeleri konusunda getirilen kanun yolu değerlendirme formu kavramları ve yenlikleri kitaptaki yerlerini aldılar.
15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemizdeki demokratik düzeni yıkma, ortadan kaldırma girişimi yaşandı. Bu girişim çok kısa sürede başarıyla önlendi ve demokratik, anayasal düzenin yıkılma tehlikesi ortadan kaldırıldı.
Bu olayın hukuk boyutunda Anayasada öngörülen Olağanüstü Hal Rejimi (Ohal) devreye girmeliydi. Böyle de oldu. Bakanlar Kurulu Ohal'i kabul etti; TBMM de bu kararı hemen onayladı.
Ohal'in sonucu olarak çok sayıda Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yayınlandı ve uygulamaya konuldu. Bu KHK'larda elbette ceza yargılaması kuralları yerlerini aldılar. Bu konuda bir çalışma yaptım, bu kuralları sistemleştirdim ve yorumladım. Bu tavrım, ülkesini seven, bugüne kadar olduğu gibi, bugün de çalıştığı hukuk dalına katkı sağlamayı görev edinmiş bilim adamının yapması gereken olarak algılanmalıdır.
Bu çalışmaya kitapta yer verdim. Kitabın son paragrafı olarak bu çalışmaya ulaşmak olanağını bulacaksınız.
Bu basıda ceza yargılaması hukukunun tarihçesi bölümü çok zenginleşti. Çok ayrıntılı olarak yeni bilgileri bulabileceksiniz. Bu bölümü çalışırken hukuk tarihi alanında derin araştırmalar yapan kişilerden yararlandım. İlgili bölümde kendilerine teşekkür etmek, kanımca bilimsel etiğin bir gereği idi; bunu yaptım. Önsözde de kendilerinden söz etmem elbette onların haklarını teslim etmek içindir.
Bu basıyı hazırlarken, yukarıda söylediklerimden önce, yürürlük sırasıyla 5328, 5353, 5560, 5728, 5793, 5918, 6008, 6217, 650 KHK, 6352, 6411, 6459, 6494, 6526, 6545 ve 6572 sayılı yasaların içerikleri ve getirdikleri değişiklikleri kitapta çalışmıştım.
Bu yasaları inceledim ve kitabın ilgili bölümlerinde bunlara yer verdim.
Bu kitabımın önceki basılarını bilenler için bir husus aşinadır. Ceza Yargılaması Hukuku adını verdiğim bu kitabım temelde nazari bir çalışmadır. Önceki basılarda bazı kavramlarla ilgili olarak kısa ve öz olarak Yargıtay uygulamasına da yer veriyordum.
Bu basıda bu yöntemi terk ediyorum ve buradan bir yollama yapmakla yetiniyorum. Yargıtay uygulaması CMK Şerhi isimli kitabımda en geniş biçimi ile yer almaktadır. Bu kitapta Yargıtayın Ceza Genel Kurulu ve Ceza Daireleri kararlarını orijinal metinleri ile ilgili bölümlerde çalıştım. Bu nedenle kitapta yer alan tüm kavramlarla ilgili uygulamaya bu yolla birinci kaynaktan ulaşmak mümkün olabilecektir. Bu bağlamda Yargıtay arşivinin bana açılması ve kararların ulaştırılması, meslek adına bir övünç kaynağıdır. Meslektaşlarımın kitapta yer alan her konu ve kavram için CMK Şerhini değerlendirmelerini öneriyorum. Bu yöntem doktrin ile uygulama arasındaki bağı kuracak ve bütünlüğü sağlayacaktır.
Türkiye Barolar Birliğinin Web Sitesinde Karartek başlığı altında hukukun tüm alanlarını kapsayan bir milyondan fazla kararı mesleğin hizmetine sunması, başarı kavramının önemli bir örneğidir. Elbette bu kararlardan da yararlandım. TBB'nin bu hizmeti Türk hukukuna önemli bir katkıdır.
Bu konudaki son sözüm şudur: CMK Şerhinin 8. Basısı da baskıda. En kısa sürede elinize ulaşacaktır.
Yeni çalışmalarda buluşmak dileğiyle. |