Kitap Tanıtımı |
Değerli Okurlar, CHD'nin yeni bir sayısında daha sizlerle birlikte olmanın mutluluğu ve heyecanınıyaşıyoruz. Bu sayımızda da yine birbirinden yetkin bilimsel çalışmaları sizlerle buluşturuyoruz. Bu vesileyle öncelikle değerli görüşlerini CHD aracılığıyla tartışmaya açma tercihinde bulunan yazarlarımıza içtenlikle teşekkür ediyoruz. Aynı şekilde bu bilimsel çalışmaları titizlikle değerlendiren ve on yılı aşkın süredir CHD'nin muhafaza ettiği yayıncılık çizgisinin en önemli güvenceleri olarak gördüğümüz kıymetli hakem hocalarımıza da şükranlarımızı sunuyoruz. Ceza hukukumuz açısından oldukça yoğun tartışmaların yaşandığı 2017 yılını geride bırakmak üzereyiz. Her yıl son sayımızda olduğu gibi bu sayımızda da kendi perspektifimizden kısa bir yılsonu değerlendirmesi yapmak istiyoruz. Bilindiği üzere bir önceki yılın olağanüstü koşulları 2017'de de ceza hukuku gündemimizi doğrudan şekillendirmiştir. Keza bu yıl da ceza hukuku mevzuatımızda sayısını takip etmekte dahi zorlandığımız derecede çok değişiklik yaşanmıştır. Bu değişikliklerin muhtevasını tartışmak için bir sunuş yazısı kesinlikle yeterli olamaz ancak bu değişikliklerin hukuk güvenliği bağlamında gündeme getirdiği bir hususu ön plana çıkarmak bizce son derece önemlidir. Bu husus yasakoyucu istikrarıdır. Bir hukuk devletinde suçta ve cezada kanunilik ilkesi hala bir anlam ifade ediyorsa ve ceza hukuku açısından bir güvence olarak kabul ediliyorsa, yurttaşların kendilerini güvende hissetmeleri ancak yasakoyucunun istikrarlı bir tutum sergilemesiyle mümkün olabilir. Zira yasakoyucu istikrarı, yurttaşların suç ve ceza ile muhatap olmaları bakımından öngörülü hareket edebilmelerinin bir güvencesidir. Böylece suç ve suçluyla mücadele gerekçesiyle keyfilik olarak değerlendirilebilecek bir takım uygulama ve muamelelerle karşılaşılmayacağı inancı pekişir, dolayısıyla ceza adaletine olan inanç da korunur. Aksi takdirde ceza hukukunun güvenceleri ile suç politikası arasında artan bir gerilim, yaşanması muhtemel pek çok sorunun da kaynağını oluşturur. Unutmamak gerekir ki bir güvenceler sistemi olarak ceza hukuku suç politikasının karşısında daima bir denge unsuru olarak yer alır. 'Ceza hukuku, suç politikasının aşılmaz bir bariyeridir…'. Büyük Alman ceza hukukçusu Franz von Liszt'in 20. yüzyılın başlarında kullandığı ve sloganlaşan bu ifade liberal hukuk devletinde ceza hukuku ile suç politikası arasındaki ilişkiyi işaret etmesi bakımından önemlidir. Bu bariyerin kilit taşlarından biri de hiç şüphe yok ki yasakoyucu istikrarıdır. Yeni yılın hepimiz için sağlık, huzur ve mutluluk getirmesini diliyoruz. Bir sonraki sayımızda tekrar CHD çatısı altında bir araya gelebilmek ümidiyle iyi okumalar dileriz. Kitapta Bulunan Konu Başlıkları Reconsideration of the Privilege of Conjugal Visitation in Turkey's Prisons, Yrd. Doç. Dr. Özge ATIL Türk ve Alman Ceza Hukukunda Yabancı Devletlere Karşı İşlenen Suçlar, Yrd. Doç. Dr. Uğur ERSOY Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Yargı Yetkisini Türkiye ile İlişkili Bir Durumda Kullanabilmesi, Yrd. Doç. Dr. Cem ŞENOL Özel Belgelerde Sahtecilik Suçları Bağlamında Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanakları (Kağıt ve Elektronik) ve Ortaya Çıkan Sorunlar, Dr. Fahri Gökçen TANER Bazı Ekonomik Etkili Gümrük Rejimlerine İlişkin Hükümlerin İhlâli İçin Belirlenen Yaptırımın Anayasa'ya Uygunluğu, (Hukuk Devleti ve Ölçülülük İlkesi Özelinde Bir Değerlendirme), Arş. Gör. Emine Sevcan ARTUN ¦ Arş. Gör. Özgecan GÖK Karşılıklı Hakaret (TCK m. 129–3), Prof. Dr. Mustafa Ruhan ERDEM Hileli İflas Suçunun Maddi Unsuru, Doç. Dr. Ali Hakan EVİK Gropp, Strafrecht Allgemeiner Teil (Ceza Hukuku Genel Kısım), Yrd. Doç. Dr. Selman DURSUN (Tanıtım Bülteninden) ) |