Kitap Tanıtımı |
Bastiani kalesi hantal gövdesi yıkılmaya hazır haliyle
kalın duvarlarıyla insana efsunlu bir keder veriyordu
bastiani kalesi gibi kendin hariç her şeyi dışarda bıraktın
uyumsuz, huzursuz kıldı beni habersiz geçen yıllar.
Birbiri ardınca geçip giden uğursuz yıllar içinde
Ne gidebildim, ne çıkabildim, ne terk edebildim seni
Ne de üstümden atabildim eski bir kale gibi ağırlığını
Ara sıra gitsem de bir köpek gibi sana sığındım.
Tatar çölü gibi süreğen bir çölde küçük değişimlerle
Hiçbir değişiklik olmadı hayatımda, geçip giden yıllar
Eskiyen bir kale gibi usul usul yaşlanmak dışında.
Sayısız fırsat çıkmışsa da seni terk edip gitmek için
Her seferinde ben geri dönüp geldim sana.
Yıllar sonra bir gün evde otururken kapı açıldı
Ya da sana öyle geldi kapıyy açtın, kimse yoktu
İnce bir rüzgar esti uzaklardan çöl tozunu havalandırdı
Sapsarı bir kum kokusu kapladı ortalığı.
Sustu suamadı, konuştu konuşmadı, baktı anlamadı
Göz gözü görmez, dil dili bilmez, el eli tanımaz,
Ama sen gene de tanıdın tıpatıp oydu, karşındaydı
Hızla ciğerlerine çektin o sapsarı kum kokusunu
İçinden bir dua okur gibi, yüzünü dönüp
Hoş geldin tatar çölü dedin. |