Kitap Tanıtımı |
'İki buçuk, üç yaşlarındaydın ve sadece adını söyleyebildin, bir şeylerden korkmuş, ürkmüş halin vardı, sanki bir şeyden kaçıyordun. Çevrende kimse yoktu, sahile giden sakin bir yoldu orası ve oraya seni kim getirdi, ne oldu; bir bilgim yok. Ben, sadece; senden, çok etkilendim, kızım bana hiç öyle bakmamıştı. Benden yardım ister gibi bir bakıştı o, derin bir yalnızlığın bakışıydı ve seni evime götürmek, kızımla büyümeni sağlamak çok istedim. Polise durumu bildirdikten sonra seni alıp, yetimhaneye yerleştirdiler. Seni bırakmadım ve ben de kimin çocuğu olduğunu merak edip, araştırdım. Aileni bulmak, sana yardımcı olmak istedim, aileni bulamayınca da evlat edinmeyi istedim, karım şiddetle izin vermedi. Çok bencildi, annemi bile eve sokmazdı Nena! Onun yüzünden, senin yetimhanede büyümene sebep oldum.''Kendini suçlama! Ben orada iyi bakıldım, sadece yalnızdım. Bir aile nasıl olur, ev dediğin nedir, evde nasıl yaşanır; bilemiyordum. Uzun yıllardan sonra, yetimhanede ve huzur evlerinde gönüllü çalıştıktan sonra; hayatı daha iyi algıladım. Sonra ilk eve çıkışım, mutfağım, odam, salonum, banyom; sadece kendime aitti. Sonra kendim, kendime aile oldum, tek kişilik bir aileydim. Kendimi, kendimle aile olduğumu kabul ettim ve o zaman huzura erdim. (Tanıtım Bülteninden) ) |