Kitap Tanıtımı |
Savaş öncesi 1910'ların İstanbul'u ve üç kafadar: Şair Cemali, Âşık Rafet, Tıbbiyeli
Mustafa. Her şey, müstear isimlerle gazetelerde İttihat ve Terakki aleyhine yazılar
kaleme alan Bedii Faik'in vapurda bir suikasta kurban gitmesiyle başladı. Bu, bazı
şeylerin habercisiydi. Sonra İstanbul ahalisi bir gün, müvezzi çocuktan duydu haberi:
"Yazıyor, yazıyor... Seferberliğin ilan edildiğini yazıyor..." Artık hiçbir şey, eskisi gibi
olmayacaktı. Koskoca Devlet-i Âliye, ferasetten yoksun yönetimin marifetiyle göz
göre göre alevlerin içine sürüklenmişti ve kimsenin elinden bir şey gelmiyordu.
"Çanakkale Sessiz Siperler" romanıyla; bir yandan, normal seyrinde umutlarla, tüm
sıradanlığıyla devam eden hayatlara bomba gibi düşen seferberliğin derin etkilerine;
bir yandan da savaşın perde arkasındaki olaylardan hareketle "savaş" olgusunun
onarılmaz sonuçlarına şahitlik edeceksiniz. |