Kitap Tanıtımı |
Philip Carter, iyi bir adam; iyi bir işi, derin bir aşkla sevdiği iyi bir karısı var.
"Tüm felaketlerin sadece başkalarının başına geleceğini sanarak yaşayan binlerce insandan biri. Ruhunun labirentinde, kendi zayıflıklarının peşinde koşarken bir tür "kader nevrozu" girdabında dönüp duran bir insan.
Taki ki, haksız suçlamalar, cezaevi, morfin, işkence, ihanet ve sonunda kapısını çalan cinayet bütün yaşamını kuşatıncaya kadar... Cezaevindeki taş hücresinden camdan görüşme kabinine, cam morfin şırıngasından herkesi görebildiği ve herkes tarafından görülebildiği yaşamın "cam hücre"sinden uzanan bir serüven... Patricia Highsmith, işlemediği bir suçtan altı yıl cezaevinda kalan başarılı mühendis, Fransız edebiyatına meraklı, klasik müzikten hoşalanan, tüm dünya bir ceazevidir, cezaevleri ise dünyanın abartılı biçimleridir diye düşünen "iyi aile babası" Philip Carter ´ın hayatınaki "kara ayrıntılar"ın giderek çoğalmasının soluk kesici ikayesini anlatıyor "Cam Hücre"de... |