Kitap Tanıtımı |
Büyük ve ciddî istihaleler arefesinde bulunuyoruz. Toplum sancı sancı üstüne kıvranıp duruyor ve yeni bir şeyler doğurma eşiginde... Yıllar yılı bin bir paradoksla kendine has çizgiden uzaklaşmış yığınlar, gelecek hakkında oldukça endişeli ve ümitsiz, Yürekler dermansız.. zihinler fakir ilhamlar sevimsiz...
Ruh dünyası böylesine sarsık ve istikbali iç içe kaos, canı dudağında perişan kitleler, dizlerine derman, yüreklerine fer bekliyorlar.
Kendisinden hayat ve saadet umduğu havarîsini, iman ve ümit mesajlarıyla karşısında bulmasi, cemiyet için en hayati bir mevzudur.
Ümit her şeyden evvel bir inanç işidir. İnanan insan ümitlidir ve ümidi de inancı nispetindedir. Bu itibarladir ki, sağlam inanç mahsulü çok şey, bazılarınca harika zannedilmektedir. Aslında, limit, azim ve kararlılık, iman dolu bir kalbe girince, beşeri normaller aşılmış olur. Bu seviyede gönül hayatına sahip olamayanlar ise bunu fevkaladeden sayarlar.
Hele insan, inanacağı şeyi iyi seçebilmiş ve ona gönül vermişse, artık onun ruh dünyasında, ümitsizlik, karamsarlık ve bedbinlikten asla söz edilemez.
Fert, ümitle varlığa erer; toplum onunla dirilir ve gelişme seyrine girer. Bu itibarla, ümidini yitirmiş bir fert var sayılamayacagı gibi, ümitten mahrum bir toplum da felç olmuş demektir. |