Kitap Tanıtımı |
Bir dizi toplumsal içerikli edebiyat ürününe imza atan Mustafa Gökçek, Büyük Hüzün romanıyla da, toplumsal gerçekliğimize ayna tutuyor.
"Bizler kimdik, nereden gelip nereye gidiyorduk ve yaşadığımız ortam içinde, sadece yemek, içmek gibi yaşamımızın gerekliliği veya onların bir tür boyunduruğu olabilir miydi?" diye sorarak okuyucuyu, toplum sorunlarına yöneltiyor ve yaşananlara seyirci kalınmasının vahametine dikkat çekiyor.
"Dünya kötülük yapanlar değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir..."
Romanı yazma kaygusını şöyle anlatıyor: "Anlatmak istediğim, asıl olan, geçmişlerinde acılar yaşayan ve hâlâ bazı yerlerde acılar yaşamakta olan kimi çocukların, ileri yaşlarda olan gençlerin durumlarının ne olacak sorularına yanıt arayışı içinde olmamdı. Kendime yönelttiğim ama yanıtını vermekte zorlandığım bir soruydu bu... Ne olacak bu çocuklar, ne olacak bu gençler?
"İşte bu dünya, içeride olanların, yani ceza ve tutukevlerinde yatan mahkûmların yaşadıkları acı, ızdırap ve olguların biriktiği bir dünya... Böyle bir potansiyel, böyle bir düzen salt yaşamak değildir bence! Ve bundan sonra, bundan önceki böyle bir |