Kitap Tanıtımı |
Rahmân ve Rahîm olan Allahın adı ile
İhlâslı kullarına ihsan ve nimet lutuflarını saçarak onları cennetlerinde ebedî kalacaklardan kılan Cenâb-ı-Hakka hamdolsun. Onların yolunu tutan, dilleri ve kalpleri ile onların uygulamalarını örnek alanlara müjdeler olsun.
Salât ve selâm, apaçık bir şekilde doğru yola ileten efendimiz, sığınağımız, habibimiz Hz. Muhammede [sallallahu aleyhi vesellem] ve kalpleri Rahmânın zikriyle huzur bulan âl ve ashabına olsun.
İnsanlar arasında Mevlânın affına en çok muhtaç olan Haydarîzâde lakabıyla meşhur, Bağdatlı, Nakşibendî tarikatının Halidiyye koluna mensup Seyyid Sıbgatullahın [kuddise sırruhû] oğlu Seyyid İbrahim Fasîh [kuddise sırruhû] der ki:
Bu kitap, şeyhimiz, dayanağımız, kutbül-vücûd 1, şühûd 2 makamına ulaşmış bir gavs, din ve milletin dayanağı, yakîn 3 ve hakikatin delili, sâliklerin 4 terbiyecisi, zâhidlerin mürşidi, asrının ve zamanının müceddidi, zamanının göz kamaştıran bir serveti, mutlak olarak asrındaki şeyhlerin şeyhi, bütün ufuklarda parlayan tarikatın güneşi, lafız ve mana olarak bütün ilimleri kendisinde toplayan engin bir deniz, göz kamaştıran olağanüstü haller ve açık keramet sahibi, çok rükû ve secde yapan, iki kanat sahibi (zâhirî ve manevi ilimlere sahip), Mevlânâ Ziyâüddin Halid en-Nakşibendî el-Osmânî el-Irâkî eş-Şehrezûrî 5 (v. 1242/1826) hazretlerinin yetişmesini ve menkıbelerini içermektedir. Allah Teâlâ onun yüce nefeslerinin bereketinden üzerimize saçsın.
Bu kitabı dostlar için bir hatıra, inkârcı kınayıcılar için bir aydınlatma, kimseye malının ve çocuklarının fayda vermeyeceği, ancak selim bir kalple gelenlerin fayda göreceği o kıyamet gününde de bana bir erzak olması için yazdım. Dürrül-Muhtâr adlı kitabın sahibi büyük âlim ve fakih İbn Âbidin 6 (v.1252/1836) gibi bazı seçkin âlimler de Mevlânâ Halidin [kuddise sırruhû] menkıbeleri hakkında kitap telif etmişlerdir. Bir mukaddime, iki bölüm ve bir hatime ile düzenlediğim bu kitaba "el-Mecdüt-Tâlîd fî Menâkıbi Mevlânâ Hâlid ismini verdim. Birinci bölüm, Mevlânâ Halidin [kuddise sırruhû] halleri hakkındadır. İkinci bölüm ise bazı halifeleri hakkındadır.
Tevfik ve doğru yola ulaştırmak Allahtandır.
1 Kutbül-aktâb, kutbül-ekber, kutbül-irşad en büyük veliye verilen isimler olup, halkı Hakka götürmekle görevlidirler. İki türlü kutub vardır. 1. Kutbül-irşad: Buna, kutbiyyet-i kübrâ denir. İrşad makamı, nübüvvetin bâtınını temsil eder. 2. Kutbül-aktâb ve kutbül-vücûd: Bu hâtemül-evliya olup derecesi bâtın-ı hâtem-i nübüvvettir. Yani vücûd makamı son nebî Hz. Muhammedin bâtınını temsil eder.
2 Şühûd: Arapça "görmek, müşahede etmek demektir. Kâşânî, şühûdu, Hakkı, Hak vasıtasıyla görmektir, diye tanımlar. Zıddı gaybettir.
3 Yakîn: Şüphe ve tereddüde mahal olmayan doğru ve gerçek.
4 Sâlik: Sözlükte "yolcu anlamına gelen sâlik, tasavvufta, Allaha giden yolu tutana, seyr halinde bulunduğu sürece müride denildiği gibi, ilim ve tasavvur ile değil de mücerret hal ile makamlarda seyreden kimseye de denir. Sâlike, ehl-i sülûk de denir.
5 Şehrezûr: Musul vilayetini oluşturan üç sancaktan biri olup Diclenin doğusunda bulunan, yerleşim alanı batıya doğru uzanan, kuzeyden güneye bir hilal şeklindedir. Musul, Süleymaniye ve Bağdat ile sınırlıdır.
6 İbn Âbidin: İsmi, Seyyid Muhammed Emin b. Ömer b. Abdülaziz olup 1198 (1784) senesinde Şamda doğmuştur. Şamda yetişen âlimlerin ve Osmanlıların en meşhur fıkıh âlimlerinden biridir. İbn Âbidin, zâhirî ilimleri öğrendikten sonra, kelâm ve tasavvuf ilimlerini de zamanin en büyük âlimi ve tasavvuf ehli, Mevlânâ Halid-i Bağdâdîden öğrenmiş ve onun sohbetiyle şereflenerek kemale ermiştir. 1252 (1836) senesinde elli dört yaşında Şamda vefat etmiştir. |