Buğu
ISBN 9789759950460
Yayınevi Dergah Yayınları
Yazarlar Nihan Kaya (author)
Kitap Tanıtımı 'Sanat, her zaman yalan söylemez mi! ' diye sorar Kavafis. Onun bahsettiği yalana bir mim koymakta fayda var. Çünkü sanatın söylediği, sanatçının kurguladığı yalan, gündelik hayatımızda söylenen yalanlardan mahiyet itibariyle farklıdır. Sanatçı gerçeğin ta kendisini değil ondan seçip yeniden inşa ettiği ölçüde sanatını icra eder. Söz doğrudan eserin içinde yer alamaz. Çünkü söz sanatçının zihin potasında eriyebildiği ve eserde donabildiği ölçüde sanattır. Sanatçının zihin potasında erittikleri nesnel olanı subjektifleştirme, özneleştirme sürecidir. Bu eriyiğin eserde donması ise sanatçının zihnin imbiğinden geçirip kendine ait kıldığı, subjektifleştirdiği şeyi eser olarak yeniden nesneleştirmesiyle gerçekleşir. Sanatçının zihnine ait olamayan şey bu yeniden nesneleştirme sürecine de dahil edilemez. Yeniden nesneleştirip eser haline getirilemeyen ise de muhatabına, seyircisine, okuruna ulaşamaz ve zihin boyutunda soyut ve atıl kalmaya mahkûm olur. Bütün bu girizgâhı Nihan Kaya'nın Dergâh Yayınları'ndan çıkan yeni romanı Buğu için yaptım. Zira Buğu'nun ard arda sıralanan Roman ve Gerçek başlıklı bölümlerini okurken sanat eserinin bildirmek için kurguladığı, kurgulamak zorunda olduğu; daha doğrusu kurgulamadan bildiremeyeceği, günlük hayatta kullandığımız düz anlamda gerçekten daha üst perdede ve dilde inşa edilen gerçeği düşünmeden edemedim. Nihan Kaya da kendisine 'Gizli Özne' isimli romana ve 'Çatı Katı' adlı hikâye kitabına imza attıran edebiyat yordamı içinde böylesi bir durağa, uğrağa gelmemiş olsaydı 'Buğu'yu bu şekilde inşa etme ihtiyacı duymazdı eminim. İstanbullu bir Yahudi'nin Filistinli bir kadına duyduğu, evliliğe ulaştığı halde karşılıksız kalmaya mahkûm olan bir aşkın etrafında şekilleniyor roman. Yazar kendi ismini taşıyan, kolayca yazarın kendisi olduğunu düşüneceğimiz bir kahraman aracılığıyla bizimle Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi gören romanın asıl kahramanıyla tanıştırıyor bizi. Kitap gerçeğin kurgusuyla, kurgunun gerçeğinin iki paralel dünya arasında gidip gelmesinden oluşan buğulu, şizoid bir dünya içinde cereyan ediyor. Romanda hikâye böylesi bir parçalanmış kurgu ve dil içinde anlatmaktan ziyade hissettirerek ilerliyor. Bütün unsurların yer aldığı ama bildiğimiz anlamda bir araya gelmediği ve belli bir sıra, illiyet bağı gütmediği için paramparça duran bu kurgu tarzı bir katmanında özelde Filistin genelde Ortadoğu'da yaşanan şiddeti çeşitli veçheleriyle konu edinirken bir başka katmanında da umutsuz bir aşk hikâyesi inşa ediyor. Yasef Abravanel'in Nur'a duyduğu bu platonik aşk, Yasef'in Nur karşısındaki çaresizliği ile hem madden hem manen iflasına sebep olurken Nur'un Yasef karşısındaki kayıtsızlığı, ne pahasına olursa olsun yurdunu, davasını, milletini ön planda tutması romana bambaşka boyutlar, bambaşka okuma katmanları kazandırıyor. Nihan Kaya'nın 'Buğu'su işlediği her kişiyi merkeze alarak tekraren okunması mümkün olan ve her seferinde okuruna farklı ufuklar kazandırabilecek bir metne sahip olması dolayısıyla ancak okurunun tamamlayabileceği, ancak okunarak tamamlanabilecek ve her seferinde farklı bir okunamaya davet edebilecek bir açıklığa sahip. Romanı Yasef, Nur, İmran yada Nihan Kaya'nın kurgulayıp kendi adını verdiği kahramanı açısından ayrı ayrı okumalara tabi tutulması ve farklı anlatılara ulaşılması pekala mümkün. Nihan Kaya, Nur için yurdunu, Yasef içinse aşkını 'trajik' bir araç olarak karşımıza çıkarıyor. Kaya, anlattıklarından ziyade sesizce geçiştirdiği, anlattıklarından ziyade hissettirdiği ayrıntılarla kurduğu roman kahramanlarının trajik çatışmasını bıçak sırtında gezen bir duyarlılıkla anlatıyor. Yasef'in ve Nur'un hayatındaki bütün mahrumiyetleri, o paramparça 'yarım kalmışlıkları' anlatırken insan olmanın ne menem bir şey olduğunu Nihan Kaya'nın penceresinden görüyoruz. Romanda şeklin ve içeriğin nasıl bir beraberlik ve denge içinde olması gerektiğine ilişkin ilginç denemeler yapan, sentezlere ulaşan bir yazar Nihan Kaya. 'Buğu' da bunun en açık kanıtı. Anlatı sarkacı romanla gerçek arasında gidip gelirken ve yapbozun parçaları her cümlede ustalıkla bir araya gelip, bir sonraki cümlede de aynı maharetle paramparça olurken ister istemez bunları düşündüm. Hiç şüphesiz Nihan Kaya bu romanı dümdüz bir anlatı içinde çok cazip ve dikkat çekici bir şekilde kurabilirdi ama o zaman anlattıklarının miktarının çoğalmasına karşılık hissettirdiklerinin miktarı da azalırdı. Bir roman olarak 'Buğu'nun çekebildiğim en net fotoğrafı işte bu. 'Buğu' her okurun bizzat keşfetmek ve hatta icat etmek zorunda kalacağı bir roman vaadediyor.Sayfa Sayısı: 164Baskı Yılı: 2008Dili: TürkçeYayınevi: Dergah Yayınları)