Kitap Tanıtımı |
"Aslında Nazım, monogramdı. Birini severse, iyice severse ona sadık kalmak isterdi. Sevemediği sıralarda da, sevilecek birini daldan dala arardı. Bunu, bilinçle mi, içgüdüyle mi, can sıkıntısıyla mı yapardı? Daha fazla kadınları ayartma çabalarına kurban gittiğini tanıdığım kadınların sözlü ve yazılı itiraflarından öğrenmiş bulunuyorum."
"Fakat elbette her genç emperyalist saldırganlara karşıydı. Şiirde karşıtlık bayraktarı Nazım`dı. O, `sanat sanat içindir` prensibiyle, `sanat gaye içindir` prensibini karışım haline getirmeye çabalıyordu."
"İnançlarımızda büyük bir deprem oluyordu. Manevi bir sarsıntı geçiriyorduk. İki kutup arasında bocalamaktaydık. Spartakistlerin aşıladığı sosyalist fikirler ve o güne kadar kişiliğimizi yoğurmuş bulunan milliyetçi fikirler arasında..."
"Bolu`da kalıpta Rüfai tekkesi hakkında fikir sahibi olmamak olanaksızdı. O sıralar büyük faaliyette olan tekkelerin en önemlisi buydu. Sokaktan geçerken zikir coşkunluklarını velvele halinde duyardık."
"Elimize sarılıyordu. Kolumuzu okşuyordu. Nazım`ı iyiden iyiye yumuşattı. Özellikle bir gazetede şiirlerini neşretmek ihtimalini söyleyince..."
"Konumuz Nazım Hikmet`tir. O manevi formunu materyalist bir kalıpta aldı. Karakteri bu kalıbın eseridir. Beğenilsin beğenilmesin, 13 yıl hapisteyken ve daha önceleri ve daha sonraları karakter mücadelesi göstermiştir. Acaba onunkisi körü körüne bir inat mıydı? Bir bağnazlık mıydı da tuttuğu yolda nuh deyip peygamber demedi."
(Arka Kapak) |