Kitap Tanıtımı |
Zerdüşt yeniden doğdu Nietzsche ile ve Nietzsche yeniden doğdu Ali ile ebedî döngü içerisinde; Nietzsche tekrar Yûnus gibi "Ete kemiğe büründü, Ali diye göründü..."
Siz bana yetersiniz, ey Dostoyevski'nin Raskolnikov ulusu! Siz bana yetersiniz, ey Fatih'in bilge erenleri! Siz bana yetersiniz, ey Alparslan'ın muhteşem disiplin ve enerji sahibi, kâşif ruhlu askerleri! Siz bana yetersiniz, ey Yûnus'un "Yaratılanı yaratandan ötürü severek" göklere yükselenleri! Siz bana yetersiniz, ey Allah'ın ilahî cevherini koruyabilmiş kardeşlerim: Nietzsche'nin "Üst-insanları..."
"Ne Tanrı ne de çiçek ödüle ihtiyaç duymaz. Çünkü kendileri, evrenin kutsal kaderine birer ödüldürler" derken Nietzsche'nin, 21. yüzyılı bekleyen kan denizlerine, insan eti kokan ırmaklara, sesleri kesilmiş bebeklerin saçlarından ve kaşlarından akan kıpkırmızı kanlar arasından 'Hangi suçtan ötürü öldürüldüm?!' diye soru sorarcasına bakan masumca gözlerine, 'Güç İsteminde Bulunan Akılcı Canavarlar'ın Sosyal Darwinci düşüncelerle verdiği kanlı yanıtlara dalıyordu gözleri; derin bakışlı, kaygılı ve hüzünlü gözlerinin arasından ise gözyaşları, âdeta Akdeniz'in sıcak ve tuzlu suyu gibi, burnunun kıyısındaki çizgileri takip ederek yavaş yavaş çenesine doğru akarken sessiz bir hıçkırık yüreğinde mırıldanıyordu:
"Sürünün üyeleri gibi keşke ben de görmeseydim geleceği, güç isteminde bulunan akılcı bencil canavarların, kötü ruhlu üst-insanların 21. yüzyılda çıkaracağı kitleleri yok edecek savaşların çok yakın olduğunu..." |